BU DURUM HİÇ DE ETİK DEĞİL!
Gazetecilik, hız kadar etik değerlerin de devreye girdiği bir yarış alanıdır. Fakat bu yarış pistinde, bazıları kuralları ihlal etmeyi, hatta diğerlerinin ayaklarına çelme takmayı bir alışkanlık hâline getirmiş gibi görünüyor.
Çetin Resuloğlu isimli meslektaşımızın 16 ay önce kurduğu, Düzce Gazete Efsane, kısa sürede habercilikteki hızı ve yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekti. Ancak, WhatsApp grubu “Düzce81” üzerinden bazı basın kuruluşlarının etik olmayan taleplerle bu başarıyı gölgelemeye çalıştığı iddiaları ortaya çıktı. Söylenenlere göre, hızlı haber paylaştığı için baskı görmek gibi absürt durumlarla karşılaşılıyor. Bu durum, gazeteciliğin özüne aykırı değil mi? Düşünsenize, bir haber sitesi, diğerlerinden daha hızlı paylaşıyor diye baskı görüyor. Üstelik bu baskı, “haber sırası” gibi soyut bir gerekçeyle meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Haberin peşinde koşan bir gazeteciyi, hızından dolayı eleştirmek yerine örnek almak gerekmez mi? Buradaki asıl sorun, bazı basın kuruluşlarının haksız rekabetle kendi yetersizliklerini örtmeye çalışması. Oysa habercilikte hız, gazetecinin bileğinin hakkıdır. Bu hakkı sorgulamak yerine, herkes kendi işine odaklanmalı değil mi?
Habercilik; etik, hız ve doğruluk arasında hassas bir dengede yürütülmesi gereken bir görevdir. Bu dengeyi koruyamayanlar, kendi güvenilirliklerini kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda mesleğe zarar verir. Gazetecilikte asıl mesele başkalarıyla yarışmak değil, kendi performansını geliştirmektir. Bu ilke, yalnızca gazetecilikte değil, hayatın her alanında geçerli bir kuraldır. Hedef başkalarının ne yaptığıyla değil, bizim neyi nasıl daha iyi yapabileceğimizle ilgilenmektir. Gazetecilik, yalnızca haberin hızına değil, aynı zamanda ahlakına da dayanır. Ve unutmayalım, haberin hızı geçici olabilir, ama ilkeler kalıcıdır. Şunu da unutmamak lazım: Başarıdan rahatsız olanlar her zaman olacaktır. Ancak başarı, rahatsız olanların değil, daha iyisini yapmak için çalışanların hikâyesidir.