dini sohbetler sohbet islami sohbet muzik indir cinsel sohbet omegle tv türk sohbet islami sohbet maltepe escort ataşehir escort kartal escort baskılı poşet sakarya escort yeni bahis siteleri maltepe escort pendik escort kadıköy escort escort ataşehir escort emlak seviye 5 anadolu yakası escort maltepe escort tıkanıklık açma fiyatları
22 Ekim 2024 - Salı

Okula Uyum ve Çocuklarda Güvenli Bağlanma

Çocukların erken yaşlarda geliştirdiği bağlanma stilleri, tüm yaşamları boyunca ilişkilerini şekillendiren önemli bir etkendir. Güvenli bağlanma geliştiren çocuklar, yeni ortamlara daha rahat adapte olabilirken; kaçıngan, kaygılı veya deorganize bağlanma

Yazar - Havva Kübra Genç
Okuma Süresi: 5 dk.
Havva Kübra Genç

Havva Kübra Genç

-
Google News

Çocukların erken yaşlarda geliştirdiği bağlanma stilleri, tüm yaşamları boyunca ilişkilerini şekillendiren önemli bir etkendir. Güvenli bağlanma geliştiren çocuklar, yeni ortamlara daha rahat adapte olabilirken; kaçıngan, kaygılı veya deorganize bağlanma stillerine sahip çocuklar, bu süreçte zorluklar yaşayabilirler.

Bağlanma teorisi üzerine çalışan uzmanlardan Richard Bowlby, güvenli bir bağlanma figürü yanında olmadığı zaman çocuğun stres ve kortizol seviyesinin yükseldiğini belirtir. Bowlby, çocuğun kendini güvende hissettiği ikinci derece bir bağlanma figürünün varlığının önemine dikkat çekerler. Özellikle 30 aydan küçük çocuklarda, bir bağlanma figürü olmadan tanımadıkları bir ortamda bırakılmanın, travmatik sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunurlar. tanımadıkları bir ortamda ebeveynleri olmadan bırakılmak, onların güvenlik hissini sarsabilir ve stresle gelişen kortizol seviyesini yükselmesine sebep olabilir.  Bu nedenle, okul öncesi dönem ve ilkokulun ilk günleri gibi kritik geçişlerde, okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin, çocuğun ihtiyaçlarını anlamaları ve bu süreci yumuşak bir geçişle yönetmeleri gereklidir. 

Okula başlamanın, yalnızca fiziksel bir yer değiştirme değil, aynı zamanda duygusal bir adaptasyon süreci olduğunu anlamak bu noktada büyük önem taşır. Bu nedenle, okul öncesi dönem ve ilkokulun ilk günleri gibi kritik geçişlerde, okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin, çocuğun ihtiyaçlarını anlamaları ve bu süreci yumuşak bir geçişle yönetmeleri gereklidir. Okula başlamanın, yalnızca fiziksel bir yer değiştirme değil, aynı zamanda duygusal bir adaptasyon süreci olduğunu anlamak bu noktada büyük önem taşır.

Yeni bir okula veya sınıfa başlayan çocuklar için öğretmenle kurulan bağ, adaptasyonun temelini oluşturur. Güvenli bir ilişki, çocuğun öğretmeniyle iletişim kurarak ve ihtiyaç duyduğunda yardım isteyerek kendini güvende hissetmesine olanak tanır. Bu bağı bir anda kurmak elbette mümkün değildir; şefkatli ve anlayışlı bir öğretmenin, çocukla zaman içinde geliştireceği ilişki, adaptasyon sürecini kolaylaştırır. Bu nedenle, okulların teknolojik ve fiziksel imkanlarından ziyade, öğretmenlerin yaklaşımı ve çocuğun duygusal ihtiyaçlarına olan duyarlılığı çok daha büyük bir öneme sahiptir.

Okul yönetimleri, çocukların okula alışma sürecinde velilere rehberlik ederken, aşamalı bir uyum planı sunmalıdır. Çocuklar birkaç hafta boyunca kısa saatlerle başlayıp, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla bağ kurdukça tam gün rutinine geçebilir. Çocuğun sinyallerine dikkat ederek, bu süreci çocuğun ihtiyaçlarına göre şekillendirmek gerekir. Gerektiğinde esneklik gösterebilmek, çocukların stres seviyelerini düşürür ve okulu daha güvenli bir yer olarak görmelerine yardımcı olur. Ebeveynlerin de bu süreçte kaygılarını kontrol ederek, rahat ve destekleyici bir tutum sergilemesi, çocukların uyumunu kolaylaştırır.

Çocukların okula alışma süreci, okulun fiziksel imkanlarından çok, oradaki ilişkilerle şekillenir. Çocuğun öğretmeni, bir süre sonra güvenli bir bağlanma figürü haline geldiğinde, okul onun için bir keşif alanına dönüşür. Ancak çocuk, tanımadığı bir ortamda kendini güvende hissetmiyorsa, ebeveynin onu bırakıp gitmesi uzun vadede okul fobisi, agresif davranışlar veya içe kapanma gibi sorunlara yol açabilir. Çocuğun ağlayarak değil, kendini güvende hissederek ve keşfetmeye hazır bir şekilde okula alışması sağlıklı bir uyumun göstergesidir.

Bu nedenle, okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin, çocukların okulu keşfetmeleri için güvenli bir ortam yaratmaları gerekir. Çocuğun okuldan keyif alması, yalnızca oradaki eğlenceli etkinliklerle değil, aynı zamanda kendini güvende hissetmesiyle mümkündür. Çocuğun güvenliğini hissettiği ortamı aşamalı olarak genişleterek, okul rutinine uyumunu sağlamak bu sürecin temelinde yatar.

Ebeveynler, bu süreçte çocuklarının verdikleri sinyalleri dikkatle izlemelidir. Çocuğun okula karşı verdiği tepkiler, onun ne kadar hazır olduğunu gösterir ve ebeveynlerin bu tepkileri göz ardı etmeden hareket etmeleri önemlidir. Okul yönetimlerinin de velilere bu konuda rehberlik ederek, çocuğun uyum sürecine göre plan yapmaları için destek sunmaları gerekir.

Çocukların okula adaptasyonu, yalnızca yeni bir ortama alışmak değil, aynı zamanda yeni ilişkiler kurmak anlamına gelir. Güvenli bağlanma figürlerinin yokluğunda, çocukların adaptasyon süreci zorlaşabilir; ancak öğretmen ve okul yönetiminin doğru yaklaşımı bu süreci kolaylaştırır. Çocukların ihtiyaçlarına duyarlı, sabırlı ve güven verici bir yaklaşım, onların okul hayatına uyum sağlamalarını destekler. Geleceğe güvenle bakan, mutlu ve özgüvenli çocuklar yetiştirebilmek için, bu sürece gereken özeni göstermek hepimizin sorumluluğudur.

Okulun ilk günlerinden itibaren çocukların duygusal ihtiyaçlarını anlamaya çalışan,  okula alıştıran ve ebeveynlerle işbirliği içinde çalışan tüm öğretmenlere, rehberlik bölümlerine ve okul yönetimlerine teşekkür ederim.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.