Barış Görüşmeleri, Lider Diplomasisi ve Türkiye'nin Aracılığı
81 Düzce Haber köşe yazarı Ercan Gök, Çatışmadan Masaya: Ukrayna-Rusya Savaşında Barış Görüşmeleri, Lider Diplomasisi ve Türkiye'nin Aracılığı başlıklı yazısını yayımladı.

Ercan Gök
-Dünyanın Yeni Sınavı: Savaş ve Barış Arasında Lider Diplomasisi
21. yüzyılın en kritik çatışmalarından olan Ukrayna-Rusya savaşı Rus tanklarının 2022 yılında Ukrayna topraklarına geçmesiyle alevlendi. Ukrayna Rusya savaşını sadece savaş boyutu ile değerlendirmemek gerekir. Çünkü savaşın seyrinin belirlenmesinde savaşın yanı sıra ülke liderlerinin söylemleri, siyasi ve diplomatik hamleler etkin rol oynamıştır. Bu savaşın vazgeçilmez aktörleri arasında Rusya tarafında Vladimir Putin yer alırken Ukrayna tarafında ise Zelenski bulunmaktadır. Zelenski Rus baskısı karşısında Batı’nın desteğini arkasına alarak bu savaşta direnmeye çalışmaktadır. Tüm sorunlu süreçte iki lider arasında diyalog kurabilen ve diplomasi kanallarının her daim açık kalmasında önemli bir aktör ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dır. Ancak bu süreç içerisinde zaman zaman etkin rol oynayan bir diğer aktör ise ABD Başkanı Donald Trump’tır.
Putin: Güç Politikası ve Oldu-Bitti Stratejisi
Rusya ve dolayısıyla Putin açısından Ukrayna ile savaşılmasının arka planında Ukrayna’daki Kiev yönetimi değil, ABD öncülüğündeki NATO ve Batılı devletler yer almaktadır. Putin rasyonel bir siyasi lider olarak 2014’te Kırım’ı ilhak ederek topraklarına katmıştı. Kırım topraklarının Rusya tarafından ilhak edilmesinden bu zaman kadar ki süreç esasında bu topraklarda Rusya’nın sıcak denizlere açılmasının kapısını aralamıştır. Nitekim o günden beri Ukrayna’nın doğu bölgelerinde ayrılıkçı gruplara Rusya tarafından destek verilmesi ve bölgenin fiilen Rusya kontrolüne geçmesi Ukrayna tarafında rahatsızlık yaratmıştır. Ancak Putin açısından da Ukrayna’nın rahatsızlık verici adımları söz konusudur. Nitekim bu savaşın başlama gerekçesi bu saiklere dayanmaktadır. Putin’in Ukrayna-Rusya Savaşı’nı başlatmasındaki ana neden, Ukrayna’nın NATO’ya üye olma gayesi nedeniyle Rusya’nın ulusal güvenlik meselesinin gündeme gelmesidir. Bu gelişmeler altında ortaya çıkan barış görüşmelerinde Putin kendi şartlarını Ukrayna tarafına dayatmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Putin Kırım’ın ve halen devam eden savaş sürecinde ele geçirilen Dombas bölgesinin Rus toprakları olarak kabul görmesini istemiştir. Bunun yanı sıra Putin, hassasiyetlerinden biri olan Ukrayna’nın NATO’ya girmemesi ve tarafsızlık rolünde hareket etmesi gibi koşullar öne sürmüştür. Özellikle şunu belirtmek gerekir ki Putin barış masasına temsilcilerini göndermeden önce sahada üstünlük sağlamayı hiçbir zaman terk etmemiştir.
Zelenski: Direniş ve Dijital Diplomasinin Lideri
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Rusya ile savaş başladığından beri Batı yanlısı yaklaşımı sahip bir liderdir. Ancak Zelenski Batı dünyasında ön yargı ile yaklaşılan bir lider olarak görülmektedir. Bu önyargılı yaklaşımın temel nedeni siyasi geçmişe sahip olmayan ve TV oyuncusu olan Zelenski’nin izlediği politikalardır. Ancak gözden kaçırılmaması gereken husus, Zelenski’nin ülkesini terk etmemesi, savaşmak için ABD ve diğer Batılı müttefiklerinden silah ve mühimmat desteği istemesi ve Ukrayna kamuoyunda direnişin bir sembolü haline gelmesidir. Bu dönemde Zelenski modern teknolojik gelişmeleri kullanarak dijital diplomasi yürüttü. Bu bağlamda Batılı ülkelerin meclis oturumlarına çevrim içi katılım sağlayarak hem dünya liderlerine seslendi hem de ülkesinin üçünde bulunduğu durum hakkında bilgi vererek Rusya karşısında destek istedi. Ayrıca Zelenski dijital oturumlarda Rusya’ya ağır yaptırımlar uygulanması gerektiği yönünde söylemlerde bulundu. Çatışmaları devam ettiği bu süreçte Ukrayna Türkiye’nin Rusya ile barış görüşmeleri yapılması önerisini gözardı etmedi. Çünkü Ukrayna’nın Türkiye’ye heyet göndermesi Ukrayna’nın barış yanlısı olarak dünya kamuoyunda algılanması açısından önem arz etmektedir.
Erdoğan: Denge Siyasetinin Ustası ve Arabulucu Lider
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna-Rusya savaşının başından beri Rusya ve Ukrayna arasında doğrudan iletişim kurabilen ender liderlerden biri olmuştur. Türkiye NATO üyesi bir devlet olarak Erdoğan liderliğinde Rusya ile yakın temaslarda bulunmuş ve ekonomi ve enerji alanında iş birliği yaparken Ukrayna’nın egemenlik haklarını destekleyen politikalar izlemiştir. Nitekim Erdoğan’ın önce Antalya diplomasi formunda sonrasında ise İstanbul Dolmabahçe’de düzenlenen barış görüşmeleri Ukrayna-Rusya savaşının diplomatik boyutunda önemli bir adım olarak ortaya çıkmıştır. Bu görüşmeler sonucunda nihai barış gerçekleşmese de esir takasının yapılması konusunda tarafların uzlaşı sağlaması önemli bir adımdır. Bu sürecin en önemli unsuru Erdoğan hem Batı ilişkileri koparmamış hem de Rusya ile enerjiden savunmaya kadar birçok iş birliğinin devam etmesidir.
Hakan Fidan: Sessiz Ama Derin Diplomasi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye adına Ukrayna ve Rusya arasındaki diplomasi girişimlerinin görünen diğer aktörü ise Hakan Fidan’dır. Uzun yıllar Milli İstihbarat Teşkilatı’na liderlik yapan ve 2023 yılı itibarıyla Dışişleri Bakanı olarak görevlendirilen Hakan Fidan, taraflar arasında yaşanan kriz dönemlerinde kriz diplomasisinin istihbari boyutlarını yürüten önemli bir siyasi figürdür. Hakan Fidan’ın Rusya ve Ukraynalı yetkililerle yaptığı temaslarsa esir değişimi, çatışmasızlık bölgeleri ve tahıl sevkiyatının güvenliği gibi başlıklarda yoğun mesai harcadı. Bu adımlar ise Rusya ve Ukrayna tarafında Türkiye’ye yönelik güven oluşmasına neden olmuştur.
Trump: Dışarıdan Yorumcu, İçeriden Tartışmacı ve Söylemleriyle Gölge Lider
Ukrayna-Rusya savaşı Trump döneminde başlamasa da Donald Trump “Ben olsaydım bu savaş çıkmazdı” söylemi ile ABD Başkanı Biden’ı eleştirirken ve Putin’e yönelik övgü dolu sözleri ABD iç siyasetinde önemli tartışmalara yol açtı. Bu söylemlere rağmen Trump diplomatik süreçte doğrudan yer almasa da söylemleri ile ABD dış siyasetinde yaşanan kafa karışıklığını ortaya çıkarmıştır. Trump Rusya’nın Donetsk ve Luhansk bölgelerini “bağımsız” ilan etmesini “zekice bir hamle” olarak nitelendirmiş bu durum ABD ve Avrupa’da tepki ile karşılaşmıştır. Ancak Trump’ın ABD Başkanı olarak seçilmesi sonrası sürecine bakıldığında Trump, savaş sürecinde de Ukrayna’ya yapılan yardımlara mesafeli durduğu görülmektedir. Nitekim, Trump’ın bu tutumu ABD Kongresi’nde savaş yardımlarına itiraz eden Cumhuriyetçi vekillere cesaret verdi. Trump yoğun diplomasi trafiğinde doğrudan etkili olmasa da söylemleri ile hem ABD iç siyasetinde hem de uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Özellikle “Önce Amerika” anlayışıyla NATO’nun aktif politikasına karşı çıkan Trump, seçim öncesi söylemleriyle bu tartışmaları diri tutmaktadır. Sonuç olarak; Trump sahada değil ama söylemiyle Ukrayna-Rusya Savaşı’nda dolaylı bir figür olmayı sürdürüyor.
Diplomasi Kazanabilir mi?
Savaşın aktif olarak devam ettiği süreçte diplomasi kanalları Türkiye öncülüğünde devam etmekte ancak gerek Putin’in gerekse de Zelenski’nin beklentileri nedeniyle iki liderin henüz ortak paydada buluşamadığı aşikâr. Putin, Ukrayna’nın Batı ile yakınlaşmasından rahatsızlık duymakta ve Ukrayna’nın tarafsız politika izlemesini savunmakla birlikte Rusya’nın işgal ettiği Dombas bölgesinin Rus toprağı olarak kabul edilmesi gerektiği argümanını savunmaktadır. Zelenski ise batı ile yakın temaslar kurmaktan geri adım atmamakta ve Ukrayna toprak bütünlüğü konusunda taviz vermemektedir. Böyle bir konjonktürde Cumhurbaşkanı Erdoğan iki ülke arasında diplomasi kanallarının açık olması gerektiğini savunmakta ve güven oluşturucu adımlar atmaktadır. Bu bağlamda liderler düzeyde olmasa da Temsilcileri vasıtasıyla bir araya gelen iki ülke belli konularda uzlaşı sağlayarak geleceğe dair biraz da olsa umut aşılamıştır. Bu umut ışığının ortaya çıkmasında kuşkusuz öncelikle Antalya’da sonrasında ise İstanbul Dolmabahçe’de gerçekleşen görüşmeler etkili olmuştur.
Son Söz: Yeni Bir İstanbul Anlaşması Mümkün mü?
Tarihsel süreçte dünya birçok savaşa şahit olmuştur ki bu savaşların hiçbirisi sonsuza dek sürmemiştir. Nitekim, her savaş bir gün biter. Akla gelen asıl soru, “Peki bu savaş ne zaman ve nerede nihai barış ile sonlanacaktır?” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın lider diplomasisi ve Hakan Fidan’ın sahada aktif diplomasi girişimleri nihai barışa zemin hazırlayabilecek mi? Şunu belirtmek gerekir ki bu süreçte belli olan tek şey, lider diplomasisini bu süreçte göz ardı edilemeyeceği ve Türkiye’nin Ukrayna-Rusya-ABD ve Avrupa denkleminde aktif ve etkili bir aktör olarak ortaya çıkan bölgesel güç olduğudur. Yakın zamanda Putin ve Zelenski görüşmesi beklenmese de ilk etapta temsilciler düzeyinde gerçekleşen görüşmelerin ilerleyen dönemlerde liderler düzeyinde gerçekleşeceği beklentisi kaçınılmazdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” olsun. Umarım tüm dünyada barış ve huzur ortamı tekrar oluşur. Saygılarımla…