Doğrunun "ANAHTAR"ı kimde?
81 Düzce Haber köşe yazarı Kadir Gülbay ''Doğrunun "ANAHTAR"ı kimde?'' başlıklı yeni yazısını yayımladı.

Kadir Gülbay
-Siyaset meydanı dediğin şey bazen aynı dükkanın önünde dönüp duran minibüsler gibi. Hep aynı yüzler, hep aynı laflar. Vatandaş da haklı; “Ula bir yeni yol bulamadınız mı?” diye homurdanıyor. İşte tam bu yorgunlukta Babala TV’ye çıktı Anahtar Partisi’nin Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu. Allah için, adam öyle ezber bozdu ki, kahvedeki dayılar bile “Hele bak hele, doğru diyo ha!” diye kulak kabarttı.
Gel hele, gel… Ben sana o programdan akılda kalan beş inciyi Düzce’nin gündeminden de demleyip sunayım.
1. İyi Adam Beklemekten İyi Sistem Kurmaya Vakit Yok
Bizim millet hala “İyi adam gelsin, kurtarsın” havasında. Yavuz Bey diyor ki: “İyi adamın da eli ayağı sisteme bağlı, sistem çürükse adam ne yapsın?” Doğru laf. Düzce’de de aynı değil mi? Belediye başkanı değişiyor, vali değişiyor; ama yollar hala yamalı bohça, yağmurda göl oluyor. Demek ki mesele isimde değil, düzende.
2. Milliyetçilik Hava Cıva Değil, Cebine Giren Para
Ağıralioğlu milliyetçiliği bayrak sallamakla değil, vatandaşın cebine koyduğunla ölçüyor. “Hazine dolu mu? Pasaport değerli mi? Orman korundu mu?” diye soruyor. Şimdi soralım: Düzce’de fındık üreticisi hala alın terinin karşılığını alamıyorsa, lafla “milliyetçiyiz” demek kime fayda? Milletin milliyetçisi, milletin cebini doldurandır. Nokta.
3. Particilik Memleketi Yedi Bitirdi
Bizim oralarda bir laf vardır: “Davulun sesi uzaktan hoş gelir, yakından kulak tırmalar.” Particilik de öyle oldu. Herkes kendi renginin davulunu çalıyor, memleketin derdi kimsenin umurunda değil. Yavuz Bey’in dediği gibi: “Mensubiyet değil, mesuliyet lazım.” Düzce’de sel felaketi olduğunda hangi partili olduğuna bakmadan yardıma koşmak lazım. İnsanlık bu, siyasetin ötesi.
4. Tarikatlar: Yasakla Olmaz, Şeffaflıkla Olur
En çetrefilli yere de değindi. Tarikat meselesi. “Mensubiyet ödüllendirilemez” dedi. Çok doğru. Ama bir yandan da bu yapılar radikalizmin önünde set olmuş. Çözüm yasak değil, denetim. Aynı Düzce’deki dereler gibi; salarsan taşar, denetlersen bereket olur.
5. Asıl Soru: Bundan Daha İyisi Mümkün müydü?
23 yılın hesabını bir cümlede sordu: “Bundan daha iyisi mümkün müydü?” Cevabı hepimiz biliyoruz. Düzce’nin hâlâ deprem tozunu silkeleyemediği bir ülkede, daha iyisi mümkündü elbet. Yol da, okul da, iş de yapılabilirdi. Ama yapılmadı. O yüzden bu soru sadece siyasetçilere değil, bizlere de ayna tutuyor.
Kahvede Konuşulan, Sokakta Yankılanır
Yavuz Ağıralioğlu’nun sözleri, Babala stüdyosundan çıkıp kahve köşelerine kadar indi. Çünkü adam lafı dolandırmıyor, halkın dilini konuşuyor. Düzce’nin gündeminde fındıktan sele, gençlerin işsizlik derdinden pasaportun değerine kadar her şey var. Demek ki mesele, yukarıda ne konuşuluyorsa aşağıda hissediliyor.
Belki de yeni bir yol için gerçekten “anahtar” budur.