ÖNCE ELLE SONRA KEPÇEYLE...
81 Düzce Haber köşe yazarı Kadir Gülbay "ÖNCE ELLE SONRA KEPÇEYLE..." başlıklı yazısını paylaştı.

Kadir Gülbay
-Pazar pazar ne yapsam diye düşünürken sosyalmedyada dolaşmaya başladım bi gördümki pazar gündemi sayın Çakır ve sayın Özlü ile başlamış...benden kaçmaz...sosyal medya gönderisini ve yorumları noktası virgülüne kadar okuyup aldım kalemi kağıdı hadi iyi okumalar.
Düzcede yeni trend: "Herkes mobbing uzmanı."
Eskiden kahvede herkes biraz doktor, biraz avukattı. Şimdi ise kahvehane köşelerinde bile “Mobbing öyle olmaz” muhabbeti dönüyor. Hatta öyle ki, tanımını belediye başkanından öğreniyoruz.
Düzce’nin son magazin-haber karması gündemi:
Temizlik işçisinin yerdeki çöpleri elleriyle topladığı video.
Gazetede yayınlanan bu haberi Düzce gazeteciler cemiyeti başkanı Hakan Çakır kendi sosyal medya hesabından paylaştı.
Belediyenin Temizlik İşleri Müdürlüğü hemen açıklama yaptı. ( Bizde yırtınıyoruz musluktan çamur akıyor, kaldırımlar ne zaman düzelecek, yollar delik deşik, bu şehrin çevre düzenlemesiyle ne zaman ilgileneceksiniz, hava kirliliği ile ilgili ne zaman çözüm önerisi paylaşacaksınız, Düzceyi artık ilçe görüntüsünden ne zaman çıkartacaksınız...diye haberler yapıyoruz kimse kaale almıyor, e tabi KOSKOCA GAZETECİLER CEMİYETİ BAŞKANI HAKAN ÇAKIR bi haber yapınca illa bi basın açıklaması yapılır) neyse konuya döneyim
Temizlik işleri müdürlüğü; “Ceza yok, yanlış yere çöp döküldü, teknik sebeplerden anında müdahale edemedik, sonra kepçeyle kaldırdık.” dedi.
“Teknik sebepler” nedir, bilinmez. Kepçenin anahtarı kayboldu, mazot bitmiş olabilir, operatör çay molasında olabilir…
Ama işçinin eli hep hazır, makine durabilir ama kol gücü hiç arıza yapmaz nasılsa.
O yüzden, önce elle toplanır, sonra kepçe gelir. Düzce’de süreç böyle işler.
Tam bu sırada belediye başkanı Faruk Özlü, sosyal medya sahnesine çıktı ve Cemiyet Başkanı sayın Çakır'a “Mobbingin ne olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu.
Sonra da mobbingin nasıl olması gerektiğini anlattı:
“Başında zalim şef olacak, çöpleri elle toplatacak, küfredecek, sövecek, aşağılayacak… İşte o mobbing olur.”
Yani biz bugüne kadar mobbingin kaba, saygısız, insan onurunu kıran sistematik baskı olduğunu biliyorduk; meğerse içinde “küfür” yoksa mobbing sayılmıyormuş.
Resmen “Mobbing Nasıl Yapılır?” kitabının önsözü gibi…
Birkaç tarif daha verseler, kurs açılır.
Slogan da hazır: “Mobbingde Ustalık Sınıfı, Teoriden Pratiğe”
Sayın Çakır pes etmedi, kendine ve kurumuna yakışır bir uslüp ile; “Ortada video var, insanlar makine değil” dedi.
Başkan ise “Yanlış yere çöp dökülmüş, önce elle toplamışlar, sonra kepçe düzeltmiş” diye cevapladı. En son yazışmasında "Size bir daha yorum yazmayacağım" diyerek sanırım sinirlenerek yazışmadan ayrılmış.
O an fark ettim ki bu memlekette tartışmaların %80’i “önce elle, sonra makine” şeklinde bitiyor.
Ve nedense hep “önce elle” kısmında işçi, “sonra makina” kısmında belediye rahatlıyor.
Mobbing var mı yok mu tartışılır, ama kesin olan şu:
Bu ülkede işçinin hakkını savunmak zor, ama mobbing tarifi vermek kolay.
Ve maalesef, bizde mobbing, yaşandığında değil; tanımı yapıldığında gündem oluyor.
Aklıma gelmişken bi kıssadan hisse yazıp veda edeyim, çok uzattım diye bende mobbing yemiyim.
Bir köyde, iki işçi çalışırmış. Biri genç, güçlü; diğeri yaşlı ve yorgun.
Bir gün köyün meydanına büyük bir yük dökülmüş. Köyün ağası demiş ki:
“Önce siz kürekle temizleyin, sonra traktörle aldırırız.”
Genç işçi sormuş: “Ağa, traktör duruyorken neden önce kürek?”
Ağa gülümsemiş: “İnsan yorulmalı ki traktörün kıymetini bilsin.”
Yaşlı işçi sessizce başlamış küreklemeye.
Genç işçi de omuz silkmiş, o da çalışmış.
Traktör gelmiş, yükü almış, iş bitmiş.
Yıllar sonra genç işçi, aynı yerde ağa olmuş.
Bir gün meydanda başka bir yük birikmiş.
Yeni gelen işçilere demiş ki:
“Önce kürek… Sonra traktör.”
Ve böylece yükü taşıyan değişmiş, ama yükün sırası hiç değişmemiş.