Düzce: Zamanın Nabzını Tutan Coğrafya
81 Düzce Haber Köşe Yazarı Tarık Şahin'in "Düzce: Zamanın Nabzını Tutan Coğrafya" başlıklı köşe yazısı yayımlandı.

Tarık Şahin
-Bu yazıda sizi haritaların ötesine, bir şehrin ruhuna davet ediyorum. Düzce’yi yalnızca gezilecek yerler listesiyle değil; taşların, suların, rüzgârın ve sessizliğin diliyle tanımaya çalışacağız. Çünkü bazı şehirler vardır, size tarih anlatmaz; sizi tarihin içine alır. Bazı doğa parçaları vardır, manzara sunmaz; sizi kendi içinize baktırır.
Bu ikinci köşe yazımızda, Düzce’nin antik tiyatrolarından yaylalarına, şelalelerinden sahil kasabasına kadar uzanan bir düşünce yolculuğuna çıkacağız. Her durak, bir metafor; her yapı, bir içsel çağrıdır. Amacımız, Düzce’yi tanıtmak değil—onu duymak, hissetmek ve anlamaktır.
Hazırsanız, zamanın nabzını tutan bu coğrafyada birlikte yürüyelim.
Düzce: Zamanın Nabzını Tutan Coğrafya
Bazı şehirler vardır, haritalarda yer tutar; bazıları ise insanın iç haritasında iz bırakır. Düzce, ikincisindendir. Bu topraklar, yalnızca gezilmez; hissedilir, düşünülür, yaşanır. Her durak, bir metaforun ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Konuralp: İnsanın İç Sahnesi
Prusias ad Hypium Antik Kenti, geçmişin taşlara yazılmış günlüğüdür. Burada yürümek, zamanın ayak izlerini takip etmektir. Her sütun, bir düşüncenin dik duruşudur.
Konuralp Antik Tiyatro, insanın kendi iç sahnesidir. Burada ses yoktur ama yankı vardır. Düşünceler, taş basamaklara oturur; duygular sahneye çıkar. Bu tiyatroda oynanan oyun, insanın kendisiyle yüzleşmesidir.
Konuralp Müzesi, hafızanın vitrinidir. Sergilenen her obje, bir zamanın tanığı değil; bir insanlık hâlinin sembolüdür. Bir çömlek parçası, kırılmış bir hayalin izidir belki de.
Yaylalar: Gökyüzüne Yakın Düşünceler
Kardüz, Sinekli, Topuk Yaylası… Bunlar, gökyüzüne biraz daha yakın olmanın verdiği düşünsel hafifliktir. Burada yürümek, zihni arındırmaktır. Rüzgâr, insanın içinden geçenleri fısıldar.
Şelaleler, zamanın sabrıdır. Samandere ve Aydınpınar, suyun düşüşünde bile zarafet olduğunu hatırlatır. Her damla, bir düşüncenin yere inişidir.
Efteni Gölü, sessizliğin aynasıdır. Burada kuşlar uçmaz; düşünceler uçar. Gökyüzü göle bakar, insan kendine.
Akçakoca: Denizle Konuşan Ruh
Akçakoca, Karadeniz’in kıyısında duran bir içsel limandır. Dalgalar, insanın iç sesini yankılar. Tarihi Evler, zamanın mimariye sinmiş duygularıdır. Her pencere, geçmişe açılan bir göz gibidir.
Ceneviz Kalesi, yalnızca bir yapı değil; ufka bakan bir düşüncedir. Burada durmak, geleceğe bakmak değil; geçmişin ne kadar yakında olduğunu fark etmektir.
Yukarı Mahalle Pazarı, kültürün nabzıdır. El işi ürünler, bir toplumun parmak izidir. Her tat, bir hikâyenin tadıdır.
İnanç: Sessizliğin Dili
Cami ve Türbeler, insanın içsel sığınağıdır. Burada dua edilmez; düşünülür. Konuralp Bey Türbesi, bir insanın değil, bir ideanın mezarıdır.
Çeşmeler, suyun kutsallığını hatırlatır. Her damla, bir niyetin izidir. Burada su içmek, geçmişle bağ kurmaktır.
Doğa: Korunan Düşünceler
Tabiat Parkları, doğanın kendini anlatma biçimidir. Demircioğlu Koruma Alanı, sessizliğin korunduğu bir düşünce alanıdır. Burada kuşlar ötmez; fikirler uçar.
Toptepe, şehre yukarıdan bakmanın verdiği düşünsel mesafedir. Burada çay içmek, yalnızca bir keyif değil; bir farkındalıktır. İnsan, şehre değil; kendine bakar.
Piknik ve Mesire Alanları, insanın doğayla barıştığı yerlerdir. Burada gülmek, yaşamın en sade hâlidir. Çocukların koşuşu, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hatırlatır.
Bir Sonraki Yazımızda...
Akçakoca’nın Yukarı Mahallesi’nde zamanın izini süreceğiz. Cumbalı evlerin gölgesinde kurulmuş bir emek pazarı var ki, yalnızca ürün değil; hikâye satıyor. El işiyle yoğrulmuş kültürün, taş sokaklarda yankılanan geçmişin izini birlikte okuyacağız.
Devamı için köşemizi takipte kalın...