dini sohbetler sohbet islami sohbet muzik indir cinsel sohbet omegle tv türk sohbet islami sohbet maltepe escort ataşehir escort kartal escort baskılı poşet sakarya escort yeni bahis siteleri maltepe escort pendik escort kadıköy escort escort ataşehir escort emlak seviye 5 anadolu yakası escort maltepe escort tıkanıklık açma fiyatları
14 Şubat 2025 - Cuma

Prof. Dr. Enver Konukçu: Tarihin İzinde Bir Ömür

Doç. Dr. Fatih Özçelik bu haftaki "Prof. Dr. Enver Konukçu: Tarihin İzinde Bir Ömür" başlıklı köşe yazısını yayımladı.

Yazar - Doç.Dr. Fatih Özçelik
Okuma Süresi: 10 dk.
Doç.Dr. Fatih Özçelik

Doç.Dr. Fatih Özçelik

-
Google News

Tarih bilimi, yalnızca geçmişi anlatan bir disiplin değil, aynı zamanda bir milletin kimliğini, kültürel mirasını ve geleceğe dair vizyonunu şekillendiren önemli bir rehberdir. İşte bu bilinçle yıllarını araştırmalara, akademik çalışmalara ve öğrencilerine adamış bir isim: Prof. Dr. Enver Konukçu.

Enver Konukçu Hocamızın vefatının üzerinden üç yıl geçti. 31 Ocak 2022’de, Aydın’da hayata gözlerini yuman hocamızı, bilgiye olan tutkusuyla, öğrencilerine duyduğu sevgiyle ve Düzce’ye adanmışlığıyla anıyorum. Bu yazıyı, vefat yıl dönümünde kaleme almak isterdim. Ancak yaşadığım sağlık sorunları nedeniyle ancak şimdi yazabiliyorum. Bunun mahcubiyetini hissetsem de Enver Hoca’nın bizlere bıraktığı mirası anmak ve onu yad etmek için hiçbir zaman geç olmadığını da biliyorum…

Enver Konukçu Hocamız resmi kayıtlara göre 8 Ağustos 1944 tarihinde Bolu'da dünyaya geldi. Doğum tarihi kayıtlarda 8 Ağustos 1944 olarak geçse de hocayla yaptığımız görüşmeler bu tarihin kesinliği konusunda bazı soru işaretleri doğuruyor. Kendisi, 1944 yılında meydana gelen Gerede Depremi’nden önce doğduğunu ve deprem sırasında 2-3 yaşlarında olduğunu belirtmişti. Bu durumda, Enver Konukçu Hoca’nın doğum yılının 1941 veya 1942 olması gerekir.

Enver Konukçu Hocamız çok küçük yaştayken, babasının Düzce PTT’sinde memuriyete başlaması dolayısıyla Düzce’ye geldi ve eğitim hayatını burada sürdürdü. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Düzce’de tamamlayan hocamız, burayla hiçbir zaman bağını koparmadı. Onun, Düzce’yle bu denli iç içe olması, kendisini “Düzceli” olarak bilen geniş bir kesimin oluşmasını sağladı.

Tarih araştırmalarındaki titizliği ve akademik çalışmalarıyla tanınan Enver Konukçu Hoca, yetiştiği ve kendisini ait hissettiği Düzce’ye de önemli katkılar sağladı. 50 yıl boyunca Düzce ile ilgili yazılmış tüm eserleri, bilgi ve belgeleri büyük bir titizlikle topladı ve adeta şehrin hafızasını oluşturdu. Bu nedenle, onun yaşamı ve akademik mirası incelendiğinde, Düzce’nin hocanın kimliğinde önemli bir yer tuttuğu açıkça görülmektedir.

Enver Konukçu Hocamız dile kolay yarım asır boyunca büyük bir titizlikle oluşturduğu kütüphanesini, içindeki tüm bilgi, belge ve kitapları Düzce Üniversitesi’ne bağışladı. Hocamızın akademik titizliği ve araştırmacı ruhu, bu kütüphaneyi eşsiz bir arşiv haline getirmişti. Bu kütüphanede sadece Türk tarihi ile ilgili değil Düzce’nin tarihiyle de ilgili önemli belgeler, nadir eserler ve değerli kaynaklar bulunuyor. Bu nedenle, onun bıraktığı bu miras, yalnızca üniversiteye değil, aynı zamanda gelecek nesillere ışık tutacak bir bilgi hazinesi niteliğindedir. Bu kıymetli bağışın detaylarını ve sürecin nasıl gerçekleştiğini ayrıca, daha kapsamlı bir yazıda ele alacağım. Zira, bu süreçte bizzat yer almış biri olarak, Enver Hoca’nın akademik mirasını gelecek kuşaklara aktarma konusundaki hassasiyetine yakından şahit oldum.

Bugün, Enver Konukçu Hocamız hatırasını yaşatmanın en güzel yollarından biri, onun bilgiye verdiği değeri anlamak ve bu mirası en iyi şekilde değerlendirmektir. Onun eserleri ve akademik katkıları, Düzce ve Türk tarihi araştırmaları için önemli bir kaynak olmaya devam edecektir

Prof. Dr. Enver Konukçu Hocamız özellikle Türkiye’de yeterince araştırılmayan ve kaynak sıkıntısı çekilen bir alanda çalıştı. Bu alan Kuzey Hindistan’da hüküm süren Türk Devletleriydi. Özellikle de Akhunlar…

Türkiye’de ulaşamadığı yayınları, Japonya’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar pek çok farklı ülkedeki araştırmacılarla yazışarak bizzat temin etti. Bu titiz çalışmaları sonucunda, 1971 yılında doktorasını tamamladı. Hatta, o yıl Pakistan ile Hindistan arasında süren savaşa rağmen Pakistan’a gitti. Oradaki savaş atmosferini de bizzat yaşadı.

Asya ve Avrupa Hunlarıyla birlikte Akhunların tarihini ayrıntılı bir şekilde ele alarak bu konunun Türkiye’de tanınmasını sağladı. Afganistan ve Kuzey Hindistan’daki Türklerin tarihini incelemeye devam ederek bu alanda önemli bir kapıyı da açmış oldu. Ayrıca, İslam dönemindeki Türk fetihlerini de araştırmalarına dahil etti. Onun açtığı bu yol, bugün de araştırmacılar için önemli bir kaynak olmaya ve Türk tarihine dair yeni çalışmalara ilham vermeye devam etmektedir.

Enver Konukçu Hocamız ile ilk görüşmem 2007 yılının Nisan ayında gerçekleşti. Merhum amcam Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Enver Konukçu Hoca’nın öğrencisi olmuştu. Enver Hocamızdan sıkça bahsederdi. Erzurum’daki Düzceli öğrencilere olan ilgisini ve desteğini anlatırdı. Düzceli öğrencileri zaman zaman evine davet ettiğini, onlara ikramlarda bulunduğunu ve saatlerce süren sohbetlerde Düzce’nin tarihinden, kültüründen bahsettiğini dile getirirdi. Bana da mutlaka Enver Konukçu Hoca ile tanışmam gerektiğini söylerdi.

Bu anlatılar bende büyük bir merak uyandırmıştı. Düzce’nin efsanevi matematik öğretmenlerinden Nihat Batur Hocamdan, Enver Konukçu Hoca’nın kız kardeşi Mürüvvet Hanım’ın Düzce’de yaşadığını öğrendim. Mürüvvet Hanım’ın aracılığıyla Enver Hoca’nın Erzurum’daki ev telefonuna ulaştım ve kendisini aradım. İlk görüşmemiz bir saatten uzun sürdü ve o andan itibaren her hafta en az bir kez telefonda konuşmaya başladık. Her görüşmemiz yine bir saatten fazla sürerdi. Hocanın bilgi birikimi, anlatım tarzı ve samimiyeti sohbetlerimizi benzersiz kılıyordu.

Enver Konukçu Hocamız yılda iki-üç kez Düzce’ye gelirdi. Her gelişinde kendisini havalimanından almaya gider, mümkün olduğunca fazla vakit geçirmeye çalışırdım. Emekliliğinin ardından Aydın’a taşındığında da defalarca Aydın’daki evine giderek uzun sohbetler gerçekleştirdik. Kütüphanesinde beraber çalıştık.   

Şimdi geriye dönüp baktığımda, hocamla yaptığımız bu görüşmeleri büyük bir özlemle anıyorum. Onun bilgiye olan tutkusunu, öğrencilerine gösterdiği ilgiyi ve Düzce’ye duyduğu sevgiyi unutmam mümkün değil. Enver Konukçu Hocamız sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda bir şehri ve tarihini yaşatan, onun belleğini oluşturan önemli bir isimdi.

Enver Konukçu Hocamız, tarihçiliğin sadece masa başında yapılan bir uğraş olmadığını bilen, sahada çalışmaya büyük önem veren bir isimdi. Tarihi coğrafyanın değerini kavramış ve bunu araştırmalarına da yansıtmıştı. Ona göre, tarihi olayları tam anlamıyla anlamak için sadece yazılı kaynaklara başvurmak yeterli değildi. Olayların yaşandığı coğrafyayı görmek, o bölgeleri adım adım gezmek, yerel halkla konuşmak ve topografyanın tarih üzerindeki etkisini bizzat incelemek gerekiyordu.

Onun bu anlayışı sayesinde çeşitli zamanlarda İzmit Körfezi’nden Filyos Çayı’na kadar uzanan geniş bir bölgeyi birlikte karış karış gezdik. Yol boyunca notlar tuttuk, haritalar inceledik ve fotoğraflar çektik. Her geçtiğimiz köyde, her gördüğümüz yapıda Hoca’nın bilgeliği kendini gösteriyordu. Bölgenin geçmişine dair derin bilgisiyle, bugün bile pek bilinmeyen yer isimlerini kayıt altına aldı. Her taşın, her yapının, hatta bazen bir yolun bile bir hikâyesi olduğunu anlatırdı. Onun bu titiz ve araştırmacı yaklaşımı, benim için de büyük bir ilham kaynağı oldu.

Bu saha gezileri, sadece bir araştırma faaliyeti değil, aynı zamanda bir okul gibiydi. Hoca, bize tarihi yalnızca belgelerden ve kitaplardan öğrenmenin yeterli olamayacağını, olayların geçtiği yerleri görmenin ne kadar önemli olduğunu her fırsatta vurgulardı. O dönemlerde tuttuğum notlar, çektiğim fotoğraflar ve yaşadığım deneyimler, bugün hâlâ benim için büyük bir değer taşıyor. Enver Konukçu Hocamızın saha çalışmaları konusundaki yaklaşımı, bana tarihçiliğin nasıl yapılması gerektiğine dair önemli bir miras bıraktı.

Onun akademik yaklaşımı, yalnızca bilgiyi aktarmaktan ibaret değildi. Tarihin, yaşayan bir bilim dalı olduğu bilinciyle, öğrencilerini de araştırmaya, sorgulamaya ve geçmişi bugünün sorunlarıyla birlikte ele almaya teşvik etti. Bu yönüyle, akademik camiada yalnızca bir tarihçi olarak değil, aynı zamanda bir eğitimci olarak da büyük takdir kazandı. Enver Konukçu Hocamız bana tarih biliminin dogmatik bir ezber değil, eleştirel bir düşünme süreci olduğunu öğretti.

Kendisini sadece akademik çalışmalarla sınırlamayan Hocamız, aynı zamanda topluma tarih bilincini aşılamak adına çeşitli sempozyumlara, televizyon programlarına ve konferanslara da katılırdı. Bilim insanlarının toplumla daha fazla iç içe olması gerektiğine inanıyordu ve tarihçiliğin yalnızca akademi duvarları içinde kalmaması gerektiğini savunuyordu.

Günümüzde, tarih bilimine katkıda bulunan isimler arasında Prof. Dr. Enver Konukçu’nun yeri tartışılmazdır. Onun çalışmaları, gelecekteki araştırmacılar için önemli bir kaynak olmaya devam edecek ve yetiştirdiği öğrenciler tarafından tarih bilimi daha da ileri taşınacaktır. Akademik dünyaya bıraktığı miras, yalnızca yazdığı eserlerle değil, aynı zamanda yetiştirdiği nesillerle de yaşamaya devam edecektir.

Tarih, yalnızca geçmişin bir anlatısı değil, aynı zamanda geleceğe uzanan bir köprüdür. Ve bu köprüyü inşa edenlerden biri olarak Prof. Dr. Enver Konukçu Hocamız, adını Türk tarihçiliğinde önemli bir yere yazdırmıştır. Onun çalışmaları, sohbetleri ve öğrencilerine aktardığı değerler hâlâ yaşamaya devam ediyor. Enver Konukçu Hocamız, tarihçiliğiyle olduğu kadar, insanlara dokunan yönüyle de hatırlanacaktır.

Ruhu şad, mekânı cennet olsun…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.