ÜSKÜBÜ'DE BELEDİYE VE NAHİYE TEŞKİLATLARININ KURULMASI
81 Düzce Haber köşe yazarı Doç.Dr. Fatih Özçelik "ÜSKÜBÜ'DE BELEDİYE VE NAHİYE TEŞKİLATLARININ KURULMASI" başlıklı yazısını yayımladı.

Doç.Dr. Fatih Özçelik
-1. Bölüm
Düzce ve çevresinin tarihsel hafızasında derin izler bırakmış kadim bir yerleşim yeri varsa, o da şüphesiz Üskübü’dür. Roma’dan Bizans’a, Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine kadar pek çok medeniyetin izlerini taşıyan bu belde, yalnızca taşlarında, duvarlarında değil; sokaklarında dolaşan hafızasında da büyük bir geçmişi barındırmaktadır.
Üskübü/Konuralp, yüzyıllar boyunca bölgenin hem ticari hem de idari açıdan önemli merkezlerinden biri olmuştur. Hanları, çarşıları, camileri ve yönetim birimleriyle zamanının canlı bir kasabası olan bu yerleşim, bir kültür merkezi gibi çalışmış; sosyal yaşamın nabzı burada atmıştır. Yalnızca binalarıyla değil, insan ilişkileriyle, gelenekleriyle, gündelik yaşamın ritmiyle bir dönem Batı Karadeniz bölgesinin kalbi konumundaydı.
Ancak bir çok tarihî merkez gibi Üskübü de zamanın acımasız değişimine direnememiştir. Özellikle 16. yüzyıldan itibaren Düzce şehir merkezinin yavaş yavaş gelişmeye başlamasıyla birlikte, bölgedeki idari yapılar ve kamu hizmetleri aşama aşama bugünkü Düzce şehir merkezine taşınmıştır. Ticaret yolları değişmiş, kalabalıklar dağılmış, resmi kurumlar ve yetkiler ovanın ortasındaki yerleşime kaydırılmıştır. Böylece bir zamanların hareketli şehri, giderek unutulan bir köye dönüşmüştür.
1950’li yıllara gelindiğinde Üskübü, artık yalnızca resmî kayıtlarda geçen bir köy ismi hâline gelmiştir. Oysa geride bıraktığı tarih, sahip olduğu kültürel miras ve taşıdığı anlam, sadece Düzce için değil, tüm bölge için ayrı bir değer taşımaktadır.
Bugün Üskübü’nün sessiz sokaklarında dolaşırken, geçmişin yankılarını duymak hâlâ mümkündür. Bu topraklar, her köşesiyle bir zamanların canlılığını fısıldar. Üskübü, bölgenin kültürel belleğinde hâlâ dimdik ayakta duran bir anıttır. Bir hazinedir…
1950’li yıllara gelindiğinde, Üskübü’nün tarihî geçmişine ve bölgedeki yerleşim dokusuna rağmen yalnızca bir köy statüsünde varlığını sürdürmesi, kamuoyunda zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Bu doğrultuda, Üskübü’nün nahiye yapılması yönündeki ilk ciddi adım 1953 yılında atılmıştır. Dönemin Bolu Valisi Şevket Özanalp, köyün tarihsel ve coğrafi önemini göz önünde bulundurarak, Üskübü’nün nahiye statüsüne kavuşturulması gerektiğini gündeme taşımıştır.
Bu teklif, yalnızca bir idari düzenleme olarak değil; aynı zamanda Üskübü’nün geçmişine ve taşıdığı potansiyele duyulan bir saygının ifadesi olarak değerlendirilmiştir. Kısa süre sonra, 19 Temmuz 1954 tarihinde Düzce’ye gelen dönemin Dâhiliye Vekili (İçişleri Bakanı) Namık Kemal Gedik, yaptığı açıklamada Gölyaka ve Üskübü'de iki ayrı nahiye teşkilatı kurulacağını kamuoyuna duyurmuştur. Bu açıklama, Üskübü halkı arasında büyük bir sevinç yaratmış, beldenin yeniden canlanacağına dair umutları güçlendirmiştir.
Ancak süreç beklenildiği şekilde ilerlememiştir. 1955 yılında yalnızca Gölyaka’da nahiye teşkilatı kurulmuş, Üskübü içinse herhangi bir adım atılmamıştır. Herhangi bir resmî gerekçeye dayanmayan bu karar, Üskübü’de büyük bir hayal kırıklığına yol açmış, köyün kaderi bir kez daha geri planda kalmak olmuştur.
Ne var ki tüm bu hayal kırıklıkları arasında, Üskübü adına sevindirici bir gelişme de yaşanmıştır. Her ne kadar nahiye teşkilatı kurulmamış olsa da, Üskübü köyü 1954 yılında belediye statüsüne kavuşmuştur. Bu durum, dönemin idari yapısı göz önüne alındığında oldukça dikkat çekici bir adımdır.
24 Mayıs 1954 tarihinde, Devlet Şûrası Umum Heyeti tarafından verilen 54-174/169 sayılı karar doğrultusunda, 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 7. maddesi uyarınca Üskübü'de belediye teşkilatı kurulması uygun bulunmuştur. Böylece, nahiye statüsü kazanamasa da, köy halkı belediye hizmetlerine doğrudan ulaşma hakkına sahip olmuş, bu da yerel yönetim açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Kararın ardından, belediye teşkilatının işlerlik kazanması amacıyla 12 Aralık 1954 tarihinde belediye meclisi seçimlerinin yapılmasına karar verilmiştir. Ancak bu süreçte siyasi atmosfer de kendini hissettirmiştir. Muhalefet partileri, çeşitli gerekçelerle seçimlere katılmayacaklarını önceden ilan etmişlerdir. Bu durum, seçimin tek taraflı bir atmosferde gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır.
Seçim günü, 308 seçmenin katılımıyla sandık başına gidilmiştir. Beklendiği üzere, iktidarda bulunan Demokrat Parti’nin adayları büyük bir üstünlükle seçimleri kazanmıştır. Böylece Üskübü, resmî anlamda belediye teşkilatına sahip olmuş ve yönetimini kendi içinden çıkan temsilciler eliyle yürütme imkânı elde etmiştir.
Üskübü’de yapılan ilk belediye meclisi seçimleri, dönemin siyasi ikliminin gölgesinde gerçekleşmiştir. 12 Aralık 1954 tarihinde yapılan seçimde toplam 308 seçmen sandık başına gitmiştir. Katılım sayısının görece düşük kalmasında, muhalefet partilerinin seçimlere katılmayacaklarını önceden ilan etmeleri ve halkın ekimde olması etkili olmuştur. Bu nedenle seçim, Demokrat Parti’nin aday listesi üzerinden gerçekleştirilmiştir.
DP listesindeki adaylar arasında yapılan sıralamada yedek olarak gösterilen bazı isimler, seçmenlerden aldıkları yüksek oylar sayesinde asil üyeliğe yükselmiştir. Bu durum, seçime katılan adayların halk nezdindeki karşılığının oldukça güçlü olduğunu da göstermektedir.
Seçim sonuçlarına göre, Belediye Meclisi’nin asil üyeleri şu isimlerden oluşmuştur:
Necati Topçu (291 oy), Ahmet Avan (252), Ahmet Aksöz (235), Ali Güler (235), Ali Kemal Aşık (228), Sabri Demir (235), Halil Çakmak (220), Mehmet Özdemir (218), Veysel Öneç (212), Mustafa Aktepe (212), Halil Tok (210) ve Zülküflü Şirin (206).
Yedek üyeliğe seçilen isimler ise şunlardır: Mustafa Yıldız (205 oy), Mustafa Bayraktar (203), Niyazi Çakmak (202), Ali Demir (201), Selahattin Eren (200), Enver Uçtu (197), Sait Ercan (188), Sami Aykut (181), İhsan Hunç (180), Mahmut Ağar (178) ve İbrahim Aygün (168).
Seçimin ardından oluşan yeni meclis, aynı hafta içerisinde kendi aralarından belediye reisini (başkanını) belirlemek üzere toplanacaktı. Belediye reisliği için en güçlü aday ise, seçimde en yüksek oyu alan ve o dönem Üskübü’nün muhtarlığını da yürüten Necati Topçu’ydu. Halkın büyük desteğini alan Topçu’nun belediye reisi olarak seçilmesi kuvvetle muhtemeldi.
1910 doğumlu olan Necati Topçu, o dönem itibarıyla Üskübü’nün yalnızca bir yöneticisi değil, aynı zamanda halk nezdinde güven duyulan bir kanaat önderi konumundaydı. Üskübü’de tam 14 yıl boyunca muhtarlık görevini yürüten Topçu, köyün idari dönüşüm sürecine hem tanıklık etmiş hem de bu sürecin şekillenmesinde aktif rol oynamıştı.
1975 yılında hayatını kaybeden Necati Topçu, Üskübü’nün yakın dönem tarihinde silinmeyecek izler bırakmıştır. Onun döneminde atılan adımlar, köyün sosyal ve idari yapısını şekillendirmişti.
MUHTAR NECATİ TOPÇU
Seçim sonuçlarına bakıldığında, belediye başkanlığı için en güçlü adayın Necati Topçu olduğu açıktı. En fazla oyu almış, Üskübü’de büyük bir saygı kazanmış ve uzun yıllar boyunca muhtarlık yapmıştı. Bu nedenle Üskübü’nün ilk belediye başkanının Topçu olacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu.
Ancak beklenenin aksine, meclis üyeleri Sabri Demir’i başkan olarak seçti. Bu değişiklik arşiv belgelerine ve diğer kayıtlara yansımamıştı ve bizim içinde büyük bir soru işaretiydi. Bu sorunun cevabını, Üskübü’nün yaşayan hafızalarından biri olan ve aynı zamanda Üskübü’nün kültürel tanıtımı için büyük emek veren İmran Öz Aktepe Hanımefendi’den öğrendik. İmran Hanım’ın büyüklerinden aktardığına göre; Necati Topçu, belediye başkanlığı görevine aday olmamayı özellikle tercih etmişti. Zira Sabri Demir’in bu görevi en iyi şekilde yerine getireceğine inanmış ve koltuğu ona gönüllü olarak bırakmıştı.
ÜSKÜBÜ'NÜN İLK BELEDİYE BAŞKANI SABRİ DEMİR
Bu bilgi, yerel siyasetin yalnızca makam ve yetki mücadelesi olmadığını; bazen kişisel hırsların ötesinde, topluma olan inancın ve güvenin belirleyici olabildiğini gösteriyor. Necati Topçu’nun bu erdemli tutumu, sadece bir feragatin değil, aynı zamanda Üskübü halkının iyiliğini önceleyen bir liderlik anlayışının da göstergesiydi.
Yeni kurulan Üskübü Belediyesi, faaliyetlerine köyde daha önce köy odası olarak kullanılan binada başladı. Belediye teşkilatının henüz kurulmuş olması ve idarenin muhtarlıktan belediyeye devredilmesi nedeniyle bazı yapısal ihtiyaçlar kısa sürede kendini gösterdi.
Bu süreçte 13 Şubat 1955 tarihinde Düzce Kaymakamı Şerif Tüten, Üskübü’yü ziyaret ederek belediyede çeşitli incelemelerde bulunmuş, yetkililerle görüşerek köy halkının taleplerini dinlemiştir. Yeni kurulan belediyenin karşılaştığı idari ve yapısal ihtiyaçları yerinde tespit eden Kaymakam Tüten, özellikle yetki devri sırasında ortaya çıkan bazı belirsizlikleri açıklığa kavuşturmak adına geniş değerlendirmelerde bulunmuştur.
Belediye teşkilatının ilk adımlarından biri ise 1955 yılına ait bütçesini hazırlamak olmuştur. Toplamda yaklaşık 39.000 lira olarak tanzim edilen bu bütçede, hem yeni kurulan belediyenin ihtiyaçları hem de Üskübü’nün mevcut sosyoekonomik yapısı dikkate alınmıştır. Gelir kalemlerinin, belediyeyi tatmin edecek düzeyde ve aynı zamanda Üskübü halkını zorlamayacak biçimde belirlenmesine özel önem verilmiştir. Böylelikle, Üskübü’nün belediyeleşme süreci hem yerel ihtiyaçlara duyarlı hem de sürdürülebilir bir yapı ile başlamıştır.
Henüz kurulmasının üzerinden bir yıl bile geçmeden, Üskübü Belediyesi yeniden seçim sürecine girdi. Türkiye genelinde yapılan 1955 yerel seçimleri kapsamında Üskübü’de de sandıklar kuruldu. Tarih 13 Kasım 1955’ti. Bu seçimler, köyün belediyeye dönüşmesinden sonra yapılan ilk genel yerel seçimler olma özelliğini taşıyordu.
ÜSKÜBÜ'NÜN İLK BELEDİYE BAŞKANI SABRİ DEMİR BİR TÖRENDE
O dönemde yürürlükte olan seçim sistemine göre halk, belediye başkanını doğrudan seçemiyordu. Seçmenler yalnızca belediye meclis üyelerini belirliyor; ardından bu üyeler, kendi aralarından belediye başkanını seçiyorlardı. Bu sistem, yerel yönetimde halkın iradesinin dolaylı yoldan tecelli etmesine imkân tanıyordu. Dolayısıyla halkın verdiği oy, belediyeyi yönetecek başkanın kim olacağını doğrudan değil, dolaylı biçimde belirliyordu. Ülke genelinde Seçimlere Demokrat Parti ve Türkiye Köylü Partisi katılırken Cumhuriyet Halk Partisi ile Cumhuriyetçi Millet Partisi katılmadı. Seçime doğrudan katılmayan partiler bağımsız listelerden seçimlere katılmayı tercih ettiler.
1955 seçimleri yalnızca idari bir zorunluluğun yerine getirilmesinden ibaret değildi. Aynı zamanda yeni kurulmuş olan belediyenin halkla bütünleşmesini, yöneticilerin meşruiyet kazanmasını ve yerel demokrasinin kökleşmesini sağlayacak önemli bir adım olarak değerlendirildi.
1955 yılında yapılan yerel seçimler, Üskübü için demokratik katılımın oldukça yüksek olduğu bir süreci beraberinde getirdi. Seçimler sonucunda, tamamı Demokrat Parti listesinden olmak üzere 12 üye belediye meclisine seçildi. Seçim sonuçlarına göre en yüksek oyu alan isim, 562 oyla Sabri Demir oldu.
Seçim sonuçlarına göre, Demokrat Parti’nin Belediye Meclisine seçilen asil üyeleri şu isimlerden oluşmuştur:
Sabri Demir (562 oy), Veysel Öneç (512 oy), Necati Topçu (468 oy), Mustafa Aktepe (499 oy), Ali Güler (485 oy), İbrahim Aygün (469 oy), Mustafa Yıldız (524 oy), İsmail Bayrak (509 oy), Harun Yılmaztürk (338 oy), Mehmet Çakmak (502 oy), Mustafa Bayraktar (508 oy), Ali Kemal Aşık (459 oy).
Demokrat Parti’nin Belediye Meclisine seçilen yedek üyeleri ise şu şekilde belirlenmiştir:
İshak Şengül (445 oy), Mehmet Özdemir (478 oy), İhsan Tunç (465 oy), Halil Gür (445 oy), Mehmet Köklü (462 oy), Mehmet Ok (474 oy), Halil Tok (451 oy), Mustafa Sevim (439 oy), Enver Uçtu (444 oy), Selahattin Eren (460 oy), Ali Demir (447 oy), Mehmet Alp (435 oy).
Seçimlere bağımsız olarak katılan adayların aldıkları oylar ise şu şekildedir:
Mehmet Kılıç (407 oy), Mehmet Hatipoğlu (374 oy), Refik Özdemir (390 oy), Hasan Uysal (371 oy), İbrahim Gür (368 oy), Rıfat Işıldak (363 oy), Rıza Yıldız (368 oy), İbrahim Aksu (369 oy), Aslan Batı (363 oy), Ahmet Öztürk (351 oy), Tahir Topçu (373 oy), Zülfikar Dev Ay (346 oy), Hüseyin Cihan (374 oy), Halit Sert (396 oy).
Seçim sonuçları, hem Demokrat Parti'nin Üskübü’deki güçlü tabanını hem de yerel siyasette aktif katılımın ne denli yüksek olduğunu açıkça göstermektedir. Bu kadro, ilerleyen yıllarda Üskübü’nün belediyecilik faaliyetlerinde belirleyici olacak, kasabanın idari kimliğinin şekillenmesinde önemli roller üstlenecektir.
1955 yerel seçimlerinin ardından, Üskübü Belediyesi’nin yeni meclis üyeleri 16 Kasım 1955 Çarşamba günü saat 10.00’da toplandı. Toplantı, daha önce köy odası olarak kullanılan ve artık belediyeye tahsis edilmiş olan binada gerçekleştirildi. Seçim Kanunu’nun ilgili hükümleri doğrultusunda, meclis içinde parti grubu oluşturulması ve ardından belediye başkanı ile encümen üyelerinin belirlenmesi gündeme alındı.
Toplantıya, teamüllere uygun olarak meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla Mustafa Aktepe başkanlık etti. Açılış konuşmasının ardından, parti grubunun oluşturulması için aday teklifleri alındı. Yapılan açık oylama sonucunda, Ali Kemal Aşık, Ali Güler ve Mustafa Yıldız oy çokluğuyla parti grubuna seçildiler.
Bu sürecin hemen ardından belediye başkanlığı seçimine geçildi. Oylamanın açık mı yoksa gizli mi yapılacağı konusunda meclis üyeleri arasında kısa bir müzakere yaşandı. Üyelerden Veysel Öncü oylamanın açık yapılmasını teklif ederken, İbrahim Aygün ise gizli oy kullanılmasını önerdi. Yapılan oylama sonucunda, başkanlık seçiminin gizli yapılmasına oy birliğiyle karar verildi.
Gizli oylama sonucunda, Sabri Demir 11 oyla yeniden Üskübü Belediye Başkanı seçildi. Bir üye çekimser oy kullandı. Bu sonuçla birlikte, Demir ikinci kez başkanlık görevini üstlenmiş oldu.
Başkanlık seçiminin ardından, yine Sabri Demir’in teklifiyle belediye encümeni seçimlerine geçildi. Gizli oyla yapılan encümen seçimi sonucunda, Veysel Öncü 11 oyla, Mustafa Bayraktar ise 8 oyla encümen üyeliğine seçildi. Ayrıca, yine başkanın önerisiyle yapılan açık oylama neticesinde İbrahim Aygün ve Mehmet Çakmak encümen kâtipliklerine getirildiler. Toplantı, saat 12.00 itibarıyla tamamlandı. Böylece Üskübü Belediyesi, yeni döneme güçlü bir meclis yapısıyla ve yeniden seçilen bir başkanla adım atmış oldu.
Yeniden seçilen Sabri Demir, yalnızca bir idari görev üstlenmekle kalmamış; Üskübü halkının güvenini kazanmış, uzun yıllar boyunca bu görevi büyük bir sorumlulukla yürütmüştür. Hicrî 1336 (Miladî 1917–1918) doğumlu olan Sabri Demir, 2004 yılında hayata gözlerini yummuştur. Tam 20 yıl, yani dört dönem boyunca Üskübü Belediye Başkanlığı görevini sürdürmüştür. Bu uzun süreli başkanlık, onun halk nezdindeki yüksek itibarının, çalışkanlığının ve yerel yönetime kattığı değerin en açık göstergesidir.
Sabri Demir’in belediye başkanlığı döneminde dikkat çeken en anlamlı ayrıntılardan biri ise, bu görevi boyunca devletten hiçbir maaş almamış olmasıdır. Gönüllülük esasına dayalı bu hizmet anlayışı, onun göreve makam ve gelir için değil, Üskübü için hizmet üretmek amacıyla geldiğini göstermektedir. Üskübü’nün birçok altyapı ve organizasyonel gelişmesinde onun izleri vardır. Uzun yıllar süren başkanlığı, Üskübü’de kalıcı bir idari istikrar ve güven ortamının oluşmasını da beraberinde getirmiştir.
Üskübü’de belediye ve nahiye teşkilatlarının kuruluş sürecine dair ayrıntılara, gelecek haftaki yazımızda da yer vermeye devam edeceğiz.