18 Şubat 2023 - Cumartesi

23 KASIM DEPREMİNİN ARDINDAN Doç. Dr. Fatih ÖZÇELİK

23 KASIM DEPREMİNİN ARDINDAN Doç. Dr. Fatih ÖZÇELİK

Yazar - Doç. Dr. Fatih Özçelik
Okuma Süresi: 8 dk.
Doç. Dr. Fatih Özçelik

Doç. Dr. Fatih Özçelik

-
Google News

Biz Düzceliler şüphesiz Anadolu coğrafyasının en güzel yerlerinden biri olan
Düzce’de yaşamaktayız. Ancak Düzce “Her güzelin bir kusuru vardır” atasözü gerçekliğini
bizlere deprem ile göstermektedir. Ne yazık ki bu şehir dünyanın en aktif ve en tehlikeli fay
hatlarının birinin sahasındadır. Düzce geniş bir çökme havzası içinde olup 1. derece deprem
kuşağında bulunuyor. Düzce havzası Kuzey Anadolu Fay Hattı ile bağımsız bir hat olan
Düzce Fay Hattı’nın üzerindedir. Tarih boyunca Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bu çevrede ki
kesimi ile Düzce Fayı’nın üzerinde gerçekleşen depremler Düzce’yi etkilemiş, büyük can ve
mal kayıplarına neden olmuştur.

Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bizim bulunduğumuz mıntıkada M.Ö. 2100 – M.S.
1900 yılları arasında 8 şiddetinde ve daha büyük şiddette 83 deprem gerçekleşmiştir. 7
şiddetindeki depremleri söylemiyorum bile... Cumhuriyet döneminde can ve mal kayıplarına
sebebiyet veren yıkıcı deprem ortalaması ise 20 yıldan azdır. Cumhuriyet döneminde
gerçekleşen büyük depremler ise şunlardır: 1944 Gerede Depremi, 1957 Abant Depremi, 1967
Adapazarı Depremi, 1999 Gölcük Depremi, 1999 Düzce Depremi, 23 Kasım 2022 Düzce
Depremi… Bu ne demek biliyor musunuz? Ortalama 16 yılda bir Düzce’de can ve mal
kayıplarıyla sonuçlanan yıkıcı depremler oluyor demektir. İşte bu depremlerden sonuncusu da
23 Kasım günü gerçekleşmiştir.

23 Kasım sabaha karşı saat 4.08'de 5.9 şiddetindeki bir depremle uyandık. Ancak
bizim hissettiğimiz bunun çok üstündeydi. Fayın yeryüzüne çok yakın olması ve ivmesinin
çok yüksek olması bizde bu hissi uyandırdı. 12 Kasım günü biliyorsunuz tüm yurtta deprem
tatbikatı yapılmıştı. Parola "Çök, kapan, tutun" idi. Bende ya o deprem anında nereden
aklımıza gelecek bu kelimelerde ona göre davranacağınız. Depremin şiddetinin meydana
getirdiği panik hali insanın sağlıklı düşünmesini mümkün kılmaz diyordum. Ancak inanır
mısınız o anda ilk aklıma bu üç kelime geldi. Çök, Kapan, Tutun...

Depremden bir önceki gece sabah 7'ye kadar çalışma odamda çalışmıştım. Deprem
olduğu gece de 2.30'a kadar çalışma odamda çalıştım ve sonra uyumaya gittim. 4.08'de

deprem oldu. Bütün raflar yıkıldı ve kapıyı kapattı. Ertesi gün kapıyı uzun uğraşlardan sonra
açmayı başardık. Eğer deprem anında çalışma odamda olsaydım ya çok ciddi yaralanırdım ya
da 9. yüzyılda yaşamış ünlü Arap Bilgin İbn-i Cahiz gibi kitapların ve rafların altında terk-i
hayat edebilirdim.

Deprem sona erdiğinde herkes gibi ben de kendimi dışarı attım. Ben kesinlikle çok
yıkım olduğunu düşünüyordum. Allah'a şükür yıkım çok çok az oldu. Bunun başlıca sebebi
17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonrası çıkartılan bina yönetmelikleri ve bu
yönetmelikleri uygulama konusunda hassasiyet gösteren Düzce Belediyesi'dir şüphesiz.
Devlet deprem sonrası tüm kurumlarını seferber ederek vatandaşının yanında oldu. Ve yine
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmakla onur duydum, gurur duydum. Yüce Allah
devletimizi başımızdan eksik etmesin...

Özellikle Düzce Belediyesi güzel bir performans gösterdi. Düzce Belediye Başkanı
Dr. Faruk Özlü Bey ve ekibi deprem sonrası gece gündüz sahadaydı. Çok fazla keşke diyen
biri değilim Ancak "Keşke" dediğim bir konu var. Keşke asrın felaketleri sayılan 17 Ağustos
ve 12 Kasım depremlerinde Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü olsaydı diyorum. Çünkü
Düzce geniş meydanları, geniş cadde ve sokakları olan daha yaşanabilir modern bir şehir
görünümüne sahip olurdu. Düzce Avrupa şehirleri standartlarında bir şehir olurdu. Şundan da
kesinlikle eminim ki Dr. Faruk Özlü bizleri İstanbul Caddesi’nin rantına kurban etmez, 1999
depremlerini fırsata çevirir ve şehir merkezini zemini sağlam Kuzey ve Kuzey-Doğu
mıntıkasına kaydırırdı.

Düzce’de büyük yıkıma neden olan 1999 Gölcük ve Düzce depremleri aslında şehir
merkezinin zemini sağlam olan alanlara kaydırılması hususunda bir fırsattı. Ne yazık ki
dönemin yöneticilerinin öngörüsüzlüğü ve vizyonsuzluğu nedeniyle biz o treni kaçırdık. Bir
de yetmezmiş gibi Düzce ovasının en verimli topraklarının bulunduğu yerler imara açıldı ve
Düzce ovası katledildi. O dönem tarım alanlarının imara açılmaması için bu işin kaygısını
duyan birkaç kişi ile dönemin idarecilerine “Düzce ovası tarımsal açıdan çok kaliteli toprağa
sahip, iklimi seracılığa da uygun, modern tarım anlayışıyla on iki ay tarım yapılabilir, eğer
bu alanlar imara açılırsa devamı gelir, bu işin dönüşü olmaz, Düzce arazisi genç çökellerden
oluşuyor, ovanın toprağı alüvyon, çakıl, kum ve kilden meydana geliyor, 250-260 metre
sondaj vursanız dahi kayaya rastlayamazsınız, Düzce ovasının depremselliği çok yüksek bu
toprak yapısıyla her zaman beşik gibi sallanır, şehir merkezinde bile 5 metreden su çıkıyor…”

dedik ama ikna edemedik. Bu da yetmezmiş gibi süper verimli tarım arazileri üzerine OSB’ler
açılarak mevzuya tüy dikildi. Dönemin yöneticilerinden birinin iyi niyetli uyarılarımıza
eskilerin deyimiyle “ham ervahlık” bir cevabı vardı ki ömür boyu unutamam. Bende kalsın.

Depremden yaklaşık bir kaç saat sonra bütün komşular sokakta ateş başında beklerken
Düzce semalarında bir helikopter 2-3 tur attı. Yanımdakilere dedim ki bu kesinlikle Süleyman
Soylu'dur. Hakikaten doğru tahmin etmişim. İçişleri Bakanımız Sayın Soylu'da yaklaşık bir
hafta Düzce'de gece ve gündüz alanlardaydı. Hatta bir gün Düzce’nin çeşitli yerlerinde 4 kez
bakan ile karşılaştım. Süreç içerisinde hem Belediye Başkanımız Faruk Özlü Bey hem de
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu Bey ne ara uyuyorlar diye merakta etmiştim. Çünkü
gecenin ikisinde bile Düzce'nin her hangi bir noktasında onlarla karşılaşmanız imkan
dahilindeydi.

Değerli Düzceliler yukarıda Düzce ovasının geniş bir çökme havzası içinde olduğunu
ve toprağının genç çökel özelliğine sahip olduğunu alüvyon, çakıl, kum ve kilden meydana
geldiğini söylemiştik. Yani Düzce şehir merkezi ile birlikte; Gümüşova, Cumayeri, Gölyaka,
Çilimli, Kaynaşlı ve Beyköy şehir merkezleri de bu toprak yapısına sahip. Bu nedenle her
büyük deprem buralarda da can ve mal kayıplarına sebebiyet vermektedir. Peki ne yapacağız?
Deprem yönetmeliklerinden taviz vermeyeceğiz, az katlı ve sağlam binalar yapacağız ve bu
güzel coğrafyada yaşamaya devam edeceğiz. Sözlerimi merhum Ahmet Mete Işıkara'nın
"Deprem öldürmez, bina öldürür" sözüyle bitirmek istiyorum. Değerli 81Düzce Haber
okuyucuları bu hafta da bize ayrılan sütunun sonuna geldik. Haftaya yeni bir yazı ile
karşınızda olacağız…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
islami sohbet müzik indir dini sohbet sohbet turkce altyazili porno vaporesso deneme bonusu deneme bonusu veren siteler betvolegiris.co van escort deneme bonusu medyum en iyi bahis siteleri