20 Aralık 2022 - Salı

SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE DÜZCE VE HAVALİSİNİN TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE DÜZCE VE HAVALİSİNİN TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

Yazar - Doç. Dr. Fatih Özçelik
Okuma Süresi: 7 dk.
Doç. Dr. Fatih Özçelik

Doç. Dr. Fatih Özçelik

-
Google News

Değerli 81Düzce Haber okurları bu haftaki yazımızda Selçuklular döneminde
Düzce’den bahsedelim istedik. 1071 Malazgirt Savaşı, Anadolu’nun Türkleşmesi açısından
bir dönüm noktası olduğu gibi Bizans İmparatorluğu için de sonun başlangıcı oldu. Bizans’ın
siyasi çalkantılarla sallanan tahtı, sosyal ve ekonomik çalkantıları da tetikleyerek
imparatorluğun dirençli yapısının zayıflamasına sebep oldu. Böylece Türk akınları
imparatorluk üzerinde sarsıcı bir etki yaptı.
XI. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Anadolu’ya keşif, ekonomik kazanç ve yerleşme
amacıyla Türklerin yoğun olarak gelmeye başlaması Bizans tarafından varlıklarını tehdit eden
bir unsur olarak algılanmaya başladı. Söz konusu tehdidi bertaraf etmek isteyen Bizans ve
Anadolu üzerinde artık etkili güç olmaya başlayan Selçuklular, 1071’de Malazgirt ovasında
karşılaştılar. Her iki taraf için de Anadolu’da var olma ya da yok olma pahasına
gerçekleştirilen bir meydan savaşı yaşandı. Güçlü Roma’yı temsil eden Bizans, Türkler
karşısında mağlup olmuştu ve de yaptığı antlaşma ile Anadolu’da Türkler karşısında
Bizans’ın durumunu belirleyen bir antlaşma imzaladı. 1071 Malazgirt Savaşı’nı takiben
Anadolu’ya aralıklarla Türkmen göçü geldi. Bu göçlerin niceliği ve niteliği ile ilgili olarak
dönemin kaynaklar yetersiz kalmaktadır. Düzce’yi de içine alan Bolu ve havalisi ile ilgili
olarak Coğrafyacı İbn Sa’îd XIII. yüzyıl sonlarında 30.000 çadır göçebe halktan
bahsetmektedir.
Kuzey-Batı Anadolu’da 12. yüzyıldan itibaren Türk varlığı Bizans aleyhine giderek
genişledi. Sadece nüfus olarak değil zaman içerisinde kültür ve teşkilat açısından da bölgede
Türk varlığından söz edilebilir. Nitekim XIV. yüzyılda Anadolu’yu dolaşan İbn-i Batuta Bolu
ve havalisinde Ahi ve Zaviye kültürüne dikkati çekmekte ve bu bölgeye Malazgirt’ten sonra
Anadolu’nun çeşitli yörelerine yerleşmiş olan Türk boylarından Kızıkların yerleştiğini ifade
etmektedir.
Malazgirt Savaşının hemen ardından Bizans İmparatoru Romanos Diogenes ile
Selçuklu Sultanı Alp Arslan arasında yapılan antlaşma yeni İmparator VII. Mikhael tarafından
kabul görmeyince Alp Arslan emrindeki Selçuklu ve Türkmen beylerine Anadolu’nun fethi
yolunu açtı. Kutalmışoğlu Süleymanşah ve kardeşi Mansur da bu çerçevede Anadolu’ya gelen
Selçuklu-Türk beylerindendir. Özellikle İç Anadolu’da ki faaliyetlerinden sonra Sakarya
havzasına doğru ilerleyen Kutalmışoğulları eski Bithynia bölgesini de içine alan bir fetih
hareketine giriştiler. Bu bağlamda Düzce ve havalisi de XI. yüzyılda Selçuklu beylerinin etki
alanına girdi.
Bizans’ta meydana gelen taht kavgaları Türklerin Anadolu’da etkin bir siyaset
izlemelerinde ve hâkimiyet kurmalarında zemini destekleyen önemli unsurlardan biri oldu.
XI. yüzyıl boyunca Bizans’ın askeri aristokrasisinde ayaklanmalar görülür. Bunlardan biri de
Anatolikon Theması’nın yöneticisi olan Nikephoros Botaneiates’in çıkardığı ayaklanmadır.

Aynı zamanda Süleymanşah’ın bölgede aktif bir politika izlediği bir dönem söz konusudur.
Nitekim Süleyman’ın varlığı artık Bizans tahtını doğrudan ilgilendiren ve etkileyen bir
çerçeve kazanmıştır. Kendini imparator ilan eden Nikephoros Botaneiates Alp Arslan’ın
soyundan gelen Süleyman’ın da desteğini alarak İznik/Nikea merkezli bir saldırı ile İstanbul
üzerine yürüdü. Bu hareket başarıya ulaştığında Süleymanşah artık daha güçlü bir hale geldi.
Nitekim batıdaki fetihlerini giderek arttıran Süleymanşah 1075’te İznik’i ele geçirerek
Anadolu Selçukluların temellerini attı.
Süleymanşah Bizans’ta meydana gelen taht kavgalarından yararlanarak Bizans
karşısında değil Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah karşısında da Anadolu’da giderek gücünü
arttırmaya yönelik bir siyaset izlediği söylenebilir. Nitekim bu politika 1079-1080 yıllarında
Türk fetihlerinin Marmara ve Karadeniz sahillerine kadar ulaşmasında rol oynayan
dinamiklerden biri olmuştur.
Aleksios döneminde Boğaziçi'ne kadar etkisini arttıran Türkler Boğazdan geçen
gemilerden haraç alıyorlardı ve bunun için karakollar kurmuşlardı. Artık Boğaz’a kadar tüm
Bithynia bölgesi Türklerin hâkimiyetindedir.
Büyük Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ile Anadolu Selçukluları Devleti’nin inkişafı
gerçekleşti. Düzce ve çevresi bu dönemde Anadolu Selçukluları’nın egemenliğine girdi.
I.Haçlı Seferi(1097) ile Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıf duruma düşmesi Karadeniz
kıyısındaki şehirlerde Cenevizlilerin varlıklarını etkinleştirmesine ve iç kesimlere doğru da
hâkimiyetlerini yaymalarına neden oldu. Düzce ve çevresi söz konusu dönemde Ceneviz
hâkimiyeti altındadır, nitekim bugün Akçakoca’da bulunan kalenin Cenevizliler tarafından bu
sırada yapıldığı iddia edilmektedir.
Süleymanşah’ın ölümünden sonra Anadolu’da özellikle Bithynia bölgesi söz konusu
olduğunda Ebu’l-Kasım’ın hâkimiyetinden bahsetmek gerekir. Süleymanşah kardeşi Tutuş ile
girdiği mücadelede yenilince intihar etmesi, Süleymanşah’ın hâkim olduğu bölgelerde bir
otorite boşluğunu ortaya çıkardı. Bizans tahtında bulunan Aleksios harekete geçerek Bithynia
bölgesinde etkili olmaya başladı ve Karadeniz sahil şeridinde bulunan şehirleri geri almaya
başladı. Süleymanşah’a bağlı olan beylerden biri olan Ebu’l Kasım, otorite boşluğundan
yararlanarak Bithynia bölgesini yağmalamaya başladı. Ayrıca Sultan Melikşah’ın da bölgede
hâkimiyet kurmak üzere Emir Porsuk’u Bithynia üzerine gönderdiği görülür. Bu dönemde
İznik şehrinin Bithynia da öne çıktığı ve bir mücadele alanı olduğunu söylemek mümkündür.
Düzce ve havalisinde de böyle bir mücadeleden söz edilebilir. IV. Haçlı Seferi (1204)’nden
sonra da bölgede Bizans hâkimiyeti söz konusudur. Bölgeye bu süreçte “Bizans Bithyniası”
da denilmiştir.
Sultan Melikşah’ın ölümünden sonra Süleymanşah’ın tutuklu bulunan oğullarının
serbest kalarak Bithynia bölgesinde babalarına halef olarak mücadele ettikleri görülür.
Anadolu Selçuklu Sultanı II. Süleyman şah döneminde Düzce ve havalisinde kardeşi Melik
Mesud ile mücadele etmiş fakat daha sonra Melik Mesud Süleymanşah lehine bölgeden
çekilmiştir.

Bölgede, 1227 yılına gelindiğinde Danişmendli Emir Gazi’nin hâkimiyeti söz
konusudur. Fırat’tan Sakarya’nın kaynağına kadar olan alanlara hâkim olan Danişmendliler
Karadeniz sahillerinde Bizans’ın elinde olan bazı yerlere de sahip oldular. Böylece söz
konusu dönemde Anadolu’da önemli bir devlet haline geldiler.
Moğolların Anadolu’da hâkimiyet tesis etmeleri Anadolu Selçuklularının sonunu
getirmiş ve birçok beyliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sırada Düzce ve Bolu
havalisi yakınlarında ortaya çıkan Candaroğulları ve Osmanoğulları beylikleri önemli
olanlarından olarak karşımıza çıkmaktadır. Değerli 81Düzce Haber okurları bize ayrılan
sütunu bu hafta da fazlasıyla doldurduk. Haftaya yeni bir yazıda buluşmak dileğiyle…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
islami sohbet müzik indir dini sohbet sohbet turkce altyazili porno vaporesso deneme bonusu deneme bonusu veren siteler betvolegiris.co van escort deneme bonusu medyum en iyi bahis siteleri