06 Şubat 2023 - Pazartesi

RÖPORTAJ DÜZCE VE DEPREMLER

RÖPORTAJ DÜZCE VE DEPREMLER

Yazar - Doç. Dr. Fatih Özçelik
Okuma Süresi: 16 dk.
Doç. Dr. Fatih Özçelik

Doç. Dr. Fatih Özçelik

-
Google News

Aktif deprem fay hatlarının üzerinde bulunan Düzce 23 Kasım günü 04.08'te 5.9
şiddetinde gerçekleşen ve yaklaşık 18 saniye süren sarsıntı sonucu tekrar deprem gerçeğiyle
yüzleşmiş oldu. Depremin merkez üssü Düzce’nin Gölyaka ilçesine bağlı Sarıdere köyüydü.
Deprem başta İstanbul, Bolu, Zonguldak, Sakarya, Ankara, Kocaeli, Kütahya, Bilecik, Bursa
ve İzmir olmak üzere yurdun önemli bir kısmında hissedildi. Depreme bağlı can kaybının
olmaması ve yıkımın da çok cüzi olması en büyük teselli kaynağımız olmuştur.
Bilindiği gibi Düzce’de tarihsel süreç içerisinde birçok deprem gerçekleşti. Bizde
geçmişte Düzce’yi etkileyen depremleri konuşmak üzere Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi
olan ve gazetemizin de yazarı olan Doç. Dr. Fatih Özçelik Hocamızdan bize zaman ayırmasını
istedik. Çünkü kendisinin araştırma alanlarından biri de geçmişte gerçekleşmiş depremlerdir.
Tarihsel süreç içerisinde gerçekleşmiş depremler ile ilgili akademik makaleleri ve yine bu
konu ile ilgili akademik kitaplarda bölüm yazarlığı vardır. Sağ olsun bizi kırmadılar ve
gazetemize kadar geldiler. Kendisi ile oldukça bilgilendirici bir sohbet gerçekleştirdik.
Rümeysa Çakmakçı: Hocam tekrardan hoş geldiniz. Bizi kırmayarak yoğunluğunuz içinde
bize zaman ayırdınız. Teşekkür ederiz.
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Estağfirullah… Ben teşekkür ederim. Düzce’yi konuşmak için her
zaman vaktim var. Düzce benim aşkım… (Gülümsüyor)
Rümeysa Çakmakçı: Hocam Düzce’nin depremselliği ile ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Her zaman derim biz Düzceliler Anadolu coğrafyasının en güzel
yerlerinden biri olan Düzce’de yaşıyoruz şüphesiz. Hatta Osmanlı arşiv belgelerinde Düzce
için “şirin ve dilnişin bir belde” ifadeleri kullanılır. Yani Osmanlı Düzce için cana yakın,
sevimli, tatlı, hoş ve hoşa giden, kalpte yerleşen ifadelerini kullanıyor. El-hak bu doğrudur.
Ancak Düzce “Her güzelin bir kusuru vardır” atasözü gerçekliğini bizlere deprem ile
gösteriyor ne yazık ki. Bu güzel şehir dünyanın en aktif ve en tehlikeli fay hatlarının birisinin
üzerindedir. Düzce geniş bir çökme havzası içinde olup 1. derece deprem kuşağında bulunur.
Düzce havzası Kuzey Anadolu Fay Hattı ile bağımsız bir hat olan Düzce Fay Hattı’nın
üzerindedir. Tarih boyunca Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bu çevrede ki kesimi ile Düzce
Fayı’nın üzerinde gerçekleşen depremler Düzce’yi etkilemiş, büyük can ve mal kayıplarına
neden olmuştur.
Rümeysa Çakmakçı: Peki Hocam geçmişten günümüze Düzce ve çevresinde kaç tane büyük
deprem gerçekleşmiştir? Bunu tespit edebildiniz mi?
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Şöyle ki Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üzerinde bizim de
bulunduğumuz mıntıkayı da içine alan kısımda M.Ö. 2100 – M.S. 1900 yılları arasında 8
şiddetinde ve daha büyük şiddette 83 deprem gerçekleşmiştir. 7 şiddetindeki depremleri

söylemiyorum bile. Örneğin 3 Temmuz 1668 tarihinde Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde
Düzce, Bolu ve Kastamonu’yu etkileyen 8 şiddetinde büyük bir deprem oldu. Bu depremin
şiddetli artçı şokları 13 Eylül 1668’e kadar sürdü. Büyük zarara yol açan bu depremde
binlerce insan hayatını kaybetti. Sadece Bolu’da ve Düzce’de deprem 1.800 kişinin ölümüne
neden oldu. 24 Mayıs 1719 da Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Doğu Marmara kısmında 9
şiddetinde büyük bir deprem meydana geldi. Deprem; İstanbul, İzmit, Yalova, Karamürsel ve
Düzce’yi etkiledi. Bu depremde en çok etkilenen yerler İzmit ve civarıdır. İzmit’in büyük bir
bölümü yıkılmış ve 4.000’den fazla insan hayatını kaybetmiştir. Bu depremde Düzce’de de
birçok insan hayatını kaybetti. Yine 1897 yılında merkez üssü Bilecik – Osmaneli ve 1902’de
de merkez üssü Bolu olan iki şiddetli depremde Düzce’de can ve mal kaybı yaşandı. Lafı
uzatmayayım. Bu listeyi çok daha fazla uzatabiliriz. Yani Düzce tarihi aslında bir yerde
deprem tarihidir de.
Rümeysa Çakmakçı: Hocam benim bildiğim Richter ölçeği 1930’larda geliştirilmiştir. Bu
tarihten önceki depremlerin şiddeti nasıl belirleniyor?
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Evet doğrudur aletsel sismolojik veriler 1900'lü yıllardan itibaren
kullanılmaya başlandı. Ancak geçmişte olan depremlerin nerede gerçekleştiğini tespit etmek
ve bunun yanında şiddetlerini belirlemek için çok disiplinli teknikler uygulanır. Bunların en
başında da tarihsel sismoloji ve arkeosismolojik yöntemler gelmektedir. Tarihsel deprem
verileri, depremlere tanık olan kişilerin gözlemleri ve kayıtları, insan yapımı eserler, jeolojik
gözlemler, tarihsel sismoloji, paleosismoloji ve arkeosismoloji çalışmaları sonucunda elde
edilir. Tarihsel depremler fay konumlarının günümüzde tam olarak tanımlanamadığı
bölgelerde bize önemli bilgiler sağlar. Bu bilimsel bilgiler ışığında geçmişte yaşanmış
depremlerin şiddeti ve yıkıcılığı hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz…
Rümeysa Çakmakçı: Cumhuriyet döneminde durum nedir? Cumhuriyet döneminde can ve
mal kaybına sebep olan kaç deprem oldu?
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Malum olduğu üzere Cumhuriyet döneminde de yıkıcı depremler ile
karşı karşıya kaldık. Hatta Cumhuriyet döneminde can ve mal kayıplarına sebebiyet veren
yıkıcı deprem ortalaması ise 20 yıldan daha azdır. Bu dönemde gerçekleşen büyük depremler
ise şunlardır: 1944 Gerede Depremi, 1957 Abant Depremi, 1967 Adapazarı Depremi, 1999
Gölcük Depremi, 1999 Düzce Depremi, 23 Kasım 2022 Düzce Depremi… Bu ne demek
biliyor musunuz? Ortalama 16 yılda bir Düzce’de can ve mal kayıplarıyla sonuçlanan yıkıcı
depremler oluyor demektir. İşte bu depremlerden sonuncusu da 23 Kasım günü
gerçekleşmiştir. Bu korkunç bir ortalama.
Rümeysa Çakmakçı: Hocam korkunç dediniz bizi de korkuttunuz. Hocam bize Kuzey
Anadolu Fay Hattı ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Kuzey Anadolu Fayı, yaklaşık 1650 km uzunluğunda ve 2 ila 110
km genişliğindedir. Ege Denizi’nin kuzeyinde yer alan Saroz Körfezi’nden başlayarak
Türkiye’nin Doğusunda bulunan Bingöl’ün Karlıova ilçesine kadar uzanır. Tarihsel süreç
içerisinde ülkemizde gerçekleşen en yıkıcı depremler hep bu hat üzerinde meydana gelmiştir.
Dikkat ederseniz televizyonlara çıkan bilim adamları, bu fay üzerinde bulunan yerlerde, her

an büyük can ve mal kayıplarına sebebiyet verecek depremlerin gerçekleşebileceğini
konusunda uyarırlar. Zira bu durumu; yapılan tarihsel araştırmalar, jeolojik gözlemler,
paleosismolojik ve arkeosismolojik çalışmalar da doğruluyor. Örneğin Cumhuriyet
döneminde gerçekleşen 1939 Erzincan, 1943 Kastamonu(Tosya-Ladik), 1944 Gerede-Bolu,
1953 Yenice-Gönen, 1957 Abant, 1967 Adapazarı, 1999 Gölcük, 1999 Düzce ve en son
olarak da 23 Kasım Düzce depremleri bu gerçeği kanıtlamaktadır.
Rümeysa Çakmakçı: Peki Hocam Kuzey Anadolu Fayı üzerinde gerçekleşen depremler de
biz neden çok etkileniyoruz? Örneğin 17 Ağustos Gölcük Depremi’nde Hendek’te çok fazla
yıkım olmaz iken Düzce’de büyük can ve mal kaybı olmuştu.
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Rümeysa Hanım bu çok önemli bir soru. Bu sorunun cevabı
Düzce’nin zemin yapısında saklı. Düzce arazisi genç çökellerden oluşuyor, ovanın toprağı
alüvyon, çakıl, kum ve kilden meydana geliyor.
Rümeysa Çakmakçı: Sözünüzü kesiyorum. Kusura bakmayın. Örneğin gazetemizin hemen
karşısında bir inşaat alanı var en az 5 metre kazıldı ama hala toprak çıkıyor. Ufak bir kaya
parçası dahi çıkmadı.
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Düzce ovasını değil 5 metre 250 metre kazsanız dahi kayaç yapıya
ulaşamazsınız Ancak 260 metrede kayaya ulaşırsınız. Az önce dediğim gibi Düzce ovası genç
çökellerden oluşuyor. Ova yüzeyi dördüncü zaman alüvyonları ile kaplı bir göl tabanıdır.
Yani bu ne demek? Bu şu demek. Kuzey Anadolu Fayı üzerinde Düzce’nin bulunduğu yerin
200 km. batısında veya 200 km. doğusunda gerçekleşen 7 şiddeti üzeri her depremde beşik
gibi sallanırsın kardeşim demek. Düzce şehir merkezi, Gölyaka şehir merkezi, Gümüşova
şehir merkezi, Cumayeri şehir merkezi, Çilimli şehir merkezi, Kaynaşlı şehir merkezi…
Buraların hepsi genç çökeldir. Örneğin hem 17 Ağustos hem de 12 Kasım depremlerinde
Düzce şehir merkezinde büyük can ve mal kaybı gerçekleşirken merkezden 6 km uzaktaki
Konuralp’te bırakın yıkımı kimsenin burnu dahi kanamadı. Zeminin önemini görüyor
musunuz? Bir başka şey de söyleyeyim. 1998 yılında halen aynı adreste ikamet ettiğim
Azmimilli Mahallesi’ndeki evimizin bahçesine artezyen için sondaj vuruldu. 6’ıncı metrede
su çıktı. Bunun üzerine firmanın jeoloji mühendisi babama hiç unutmam “Hocam su çok
erken çıktı. Bu tehlikeli bir durum. Bu noktada duralım artezyenden vazgeçip biz buraya
tulumba takalım. Sondaj vurduğumuz yer binaya çok yakın. Kurak zamanlarda bu suyu da
çok kullanıp yer altı suyunu azaltmayın bina zarar görür” demişti.
Rümeysa Çakmakçı: Dediklerinizden Düzce şehir merkezinin çok yanlış bir yerde olduğu
açık ve net ortaya çıkıyor.
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Kesinlikle. Düzce’de büyük yıkıma neden olan 1999 Gölcük ve
Düzce depremleri aslında şehir merkezinin zemini sağlam kuzey ve kuzeydoğuya
kaydırılması hususunda bir fırsattı. Ne yazık ki dönemin yerel yöneticilerinin öngörüsüzlüğü
ve vizyonsuzluğu nedeniyle biz o treni kaçırdık. Bir de yetmezmiş gibi Düzce ovasının en
verimli topraklarının bulunduğu yerler imara açıldı ve Düzce ovası katledildi. O dönem tarım
alanlarının imara açılmaması için bu işin kaygısını duyan birkaç kişi ile dönemin yerel
idarecilerine “Düzce ovası tarımsal açıdan çok kaliteli toprağa sahip, iklimi seracılığa da

uygun, modern tarım anlayışıyla on iki ay tarım yapılabilir, eğer bu alanlar imara açılırsa
devamı gelir, bu işin dönüşü olmaz, Düzce arazisi genç çökellerden oluşuyor, ovanın toprağı
alüvyon, çakıl, kum ve kilden meydana geliyor, 250-260 metre sondaj vursanız dahi kayaya
rastlayamazsınız, Düzce ovasının depremselliği çok yüksek bu toprak yapısıyla her zaman
beşik gibi sallanır, şehir merkezinde bile 6 metreden su çıkıyor…” dedik ama ikna edemedik.
Bu da yetmezmiş gibi süper verimli tarım arazileri üzerine OSB’ler açılarak mevzuya tüy
dikildi. Dönemin yöneticilerinden birinin iyi niyetli uyarılarımıza eskilerin deyimiyle ham
ervahlık bir cevabı vardı ki ömür boyu unutamam. Bende kalsın.
Bir de size çok ilginç bir anekdottan bahsedeyim. Düzce’de meydana gelen depremler ile
ilgili hem kendi kütüphane ve arşivlerimizde hem Alman hem de İsveç kütüphane ve
arşivlerinde araştırmalar yaptım. Düzce’de soyadı bende gizli ve oldukça tanınan bir aile 1944
ve 1999 depremlerinde yakınlarını kaybetmiş. 1957 Abant depreminde de evleri ağır hasar
almış. Ancak bu aile Asar deresi kıyısındaki arsalarına çok katlı binalar yapmaktan bir türlü
vazgeçmemiş. Bir tek 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nde can kayıpları yok. Çünkü binaları 3
ay önce 1999 Gölcük depreminde yıkılmıştı ve bu aileden yine vefat edenler olmuştu.
Kısacası 1999 Düzce Depremi gerçekleştiğinde binaları yıkıntı halindeydi. İlginç değil mi?
Her defasında yıkımın gerçekleştiği ve her seferinde kayıpları olmasına rağmen o alana çok
katlı bina yapmaktan bir türlü vaz geçmemişler
Rümeysa Çakmakçı: Hocam 23 Kasım depremine dönersek herkes 5.9 şiddetinde değil de
çok daha şiddetli hissettik diyor.
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Evet. Hakikaten öyle. 23 Kasım sabaha karşı saat 4.08'de Richter
ölçeğine göre 5.9 şiddetinde bir depremle uyandık. Ancak bizim hissettiğimiz bunun çok
üstündeydi. Fayın yeryüzüne çok yakın olması ve ivmesinin çok yüksek olması bizde bu hissi
uyandırdı. Deprem sona erdiğinde herkes gibi ben de kendimi dışarı attım. Ben kesinlikle çok
yıkım olduğunu düşünüyordum. Allah'a şükür yıkım çok çok az oldu. Bunun başlıca sebebi
17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonrası çıkartılan bina yönetmelikleri ve bu
yönetmelikleri uygulama konusunda hassasiyet gösteren Düzce Belediyesi'dir şüphesiz.
Rümeysa Çakmakçı: Hocam son olarak ne demek istersiniz.
Doç. Dr. Fatih Özçelik: 17 Ağustos Gölcük Depremi’nde Düzce Azmimilli Mahallesi’nde
mutlak bir ölümden kıl payı yaralı olarak kurtuldum. O yaralı halim ile il il hastane hastane
dolaştırıldım. Takdir-i İlahî. Alacak nefesimiz; yaşayacak günümüz varmış. Bu sebeple
deprem konusunda hassasım. 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra merkezdeki bazı
caddeler ve sokaklar zemininden ötürü imara kapatılmıştı. Düzce’deki en fazla can ve mal
kaybı o caddeler ve sokaklar üzerinde gerçekleşmişti. Peki sonra ne oldu? İmara kapatılan o
caddeler ve sokaklar yeniden imara açıldı. 2 kat imar izni bir müddet sonra 3’e daha sonrada
4’e çıktı. Emin olun 2019 yılında Dr. Faruk Özlü Belediye Başkanı seçilmeseydi Düzce şehir
merkezinin gevşek zemininde kat izni 5’e veya 6’a çıkardı. Düzce ovasının geniş bir çökme
havzası içinde olduğunu ve toprağının genç çökel özelliğine sahip olduğunu alüvyon, çakıl,
kum ve kilden meydana geldiğini az önce söylemiştim. Bu nedenle her büyük deprem
buralarda da can ve mal kayıplarına sebebiyet vermektedir. Peki ne yapacağız? Deprem
yönetmeliklerinden taviz vermeyeceğiz, ovada az katlı ve sağlam binalar yapacağız ve bu

güzel coğrafyada yaşamaya devam edeceğiz. Sözlerimi merhum Ahmet Mete Işıkara'nın
"Deprem öldürmez, bina öldürür" sözüyle bitirmek istiyorum.
Rümeysa Çakmakçı: Hocam size çok teşekkür ediyoruz. Bize zaman ayırdınız ve değerli
bilgilerinizi bizimle paylaştınız.
Doç. Dr. Fatih Özçelik: Ben teşekkür ederim.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
islami sohbet müzik indir dini sohbet sohbet turkce altyazili porno vaporesso deneme bonusu deneme bonusu veren siteler betvolegiris.co van escort deneme bonusu medyum en iyi bahis siteleri