08 Ağustos 2023 - Salı

DÜZCE’DE BİR AŞİRET

ŞEYHBEZENLİLER DÜZCE’NİN YERLİ KÜRTLERİ (I)

Yazar - Doç. Dr. Fatih Özçelik
Okuma Süresi: 8 dk.
Doç. Dr. Fatih Özçelik

Doç. Dr. Fatih Özçelik

-
Google News

Osmanlı Devleti’nin sınırlarının daralmasına ve yapılan anlaşmalara bağlı olarak 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Düzce’ye yoğun bir göç hareketi gerçekleşmiştir. Düzce kazasına Kafkaslardan, Rumeli’nden, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’dan, Doğu ve Orta Karadeniz’den çeşitli zamanlarda yapılan göçler neticesinde Düzce’de kozmopolit bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu göçmenler zaman içerisinde Düzce’deki yaşamla bütünleşmiş ve buradaki yaşama uyum sağlamışlardır. Kendi geleneklerini, göreneklerini, örf ve adetlerini terk etmeyip korudukları gibi Düzce kazasındaki diğer halklarla ortak bir yaşam kültürü oluşturmayı da başarmışlardır. Zira Miladî 1916 (Hicrî 1334) tarihli Müstakil Bolu Sancağı Sâlnâmesi’nde Düzce’nin bu durumuna vurgu yapıldığı görülmektedir. Sâlnâmede Düzce’de yaşayanlar için “Kendi diniyle mütedeyyin lisanıyla mütekellim”   ifadeleri yer almaktadır. Yine aynı sâlnâmede Kozmopolit yapısı içinde “Sefine-i Nuh(Nuh’un Gemisi)”  benzetmesi yapılmaktadır.

                Kitlesel göçlerden önce 1831 tarihli nüfus sayımına göre Düzce’de; Türkler(Manavlar), Şeyhbezenli Aşireti mensubu Kürtler ve Kıpti adıyla anılan Romanlar olmak üzere üç etnik grup yaşamaktaydı. Göçlerden sonra ise Düzce kazası, Türk, Kürt, Çerkes, Abaza, Tatar, Laz, Boşnak, Roman, Gürcü, Ermeni ve Rumların yaşadığı bir etnik çeşitlilik mıntıkasına dönüşmüştü. Yazı konumuz olan Şeyhbezenli Aşireti de Düzce’nin dününün ve bugününün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu çalışmamızda günümüzde Paşakonağı, Ballıca, Tınaz, İçmeler, Bahçeköy ve Mamure olmak üzere 6 köye sahip Şeyhbezenli Aşireti’nin bir kısmının Düzce’ye yerleşmesini, aşiretin Düzce’deki hikayesini seyahatnameler ve arşiv belgeleri ile literatür ve sözlü tarih çalışmaları ışığında ortaya koymaya çalışacağız.

 

1. Ana Yurttan Ayrılma ve Anadolu’ya Geçiş

Düzce’ye yerleşmiş aşiret mensuplarıyla çeşitli zamanlarda tarafımızdan sözlü tarih araştırmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde aşiretin Anadolu’ya gelme ve yerleştikleri yerler hakkında önemli bilgilere sahip olduk. Aşiret mensuplarından Ahmet Özçelik ile yaptığımız görüşmede kendisi bizimle şu bilgileri paylaşmıştır:

“1968 yılında vefat eden Babam Ali Özçelik Düzce’nin ilk belediye başkanlarından, müftülük de yapmış olan Müderris Ahmet Efendi’nin öz yeğeniydi. Müderris Ahmet Efendi babamın amcasıydı. Babam gençliğinde amcasının hizmetini görürmüş. Amcasına bir gün sormuş biz nereden geldik diye. Amcası da İsmail Bey’in oğlundan dinledim demiş. Süleymaniye ve Kerkük arasındaki mıntıkalarda oturduklarını, hayvancılık ve yaylacılık yaptıklarını ancak çok büyük savaşlar çıktığını ve savaşın çok uzun sürdüğünü bu sebeple hükümetin onları Mardin’e yerleştirdiğini, Mardin’de 10-15 sene kaldıktan sonra Haymana’ya geldiklerini kışın Haymana’da kaldıklarını havalar müsait olunca da Düzce ve Akyazı’daki yaylara gittiklerini daha sonra da bir kısmının Düzce’ye diğer kısmının da Akyazı’ya  temelli yerleştiğini bir daha Haymana’ya gitmediklerini söylemiş.” 

                Yukarıdaki bu ifadelerin büyük ölçüde tarihsel gerçeklerle örtüştüğü görülmektedir. Zira aşiretin bu kısmı 18. yüzyılın ilk yarısında Süleymaniye ve Kerkük arasındaki bölgelerde konar göçer bir yaşam sürmekteler ve hayvancılık yapmaktadırlar. Yaylak olarak kullandıkları mıntıkaların önemli bir kısmı da günümüzde İran sınırları içerisinde kalmaktadır. Yukarıda bahsedilen savaşta 1723’te başlayıp 1746 yılına kadar fasılalarla devam eden Osmanlı-İran savaşları olmalıdır. Zira yaylak ve kışlaklarının bulunduğu topraklar bu savaşlar esnasında sıklıkla el değiştirmiştir. Savaşlar sürerken birçok insan ya esir edilmiş ya da göçe zorlanmıştır. Göçe zorlananlar arasında Sünni olmaları hasebiyle Osmanlı Devleti’nin doğal müttefiki olan Haymana üzerinden Düzce’ye yerleşen Şeyhbezenliler da vardır. Osmanlı Devleti kendine sığınan ve hayvancılıkla geçinen bu aşiret mensuplarını Anadolu topraklarında Mardin sancağına yerleştirmiştir.

                Daha önce de Osmanlı-İran savaşları nedeniyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne Şeyhbezenli Aşireti’nin önemli bir kısmı yerleşmişti. Zira Şah İsmail 1501 yılında Akkoyunlu Devleti’ni ortadan kaldırarak Tebriz merkezli Safevi Devletini kurmuş ve şeyhlikten şahlığa geçmiş, kısa sürede Azerbaycan, Irak-ı Acem, Irak-ı Arap  ve tüm İran’ı ele geçirmiş ve Ceyhun nehrine kadar ulaşmıştır.  Bu dönemde oldukça kalabalık ve Sünni bir aşiret olan Şeyhbezenli Aşireti de Irak-ı Acem ve Irak-ı Arap topraklarında yaşamaktadır. Şah İsmail, Irak-ı Acem ile Irak-ı Arap’taki otorite boşluğunu değerlendirerek kolayca bu iki bölgeyi ele geçirmiş ve topraklarına katmıştır. Şah İsmail’in başlattığı Şii yayılmacılığı hareketi dini bir hareketten öte siyasi ve milli bir hareket hüviyetine sahiptir. Ele geçirdiği yerlerde Sünni halkı zor kullanarak Şiileştirmeye çalışmıştır. Bu politika Şah İsmail’den sonrada diğer Safevi hükümdarları tarafından aynen takip edilmiştir. Sünni bir aşiret olan ve Sünnilikten taviz vermeyen Şeyhbezenli Aşireti’nin önemli bir kısmı da Şah İsmail'in yayılmacı şii politikasından rahatsızlık duymuş ve daha o zamanlarda Şah İsmail'in nispeten nüfuzunun daha az olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin çeşitli mıntıkalarına yerleşmiştir. Çaldıran Meydan Muharebesi’nde(1514) de Şah İsmail’e karşı Yavuz Sultan Selim’in yanında yer almıştır.  Düzceli Şeyhbezenliler de 18. yüzyılın ortalarında yine Şii baskıları nedeniyle 16. yüzyılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya göç etmiş ana kitleye Mardin sancağına yerleşerek katılmışlardır. 

                18. yüzyılın sonlarına doğru Şeyhbezenliler arasında yine büyük bir göç hareketi söz konusu olmuştur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan Şeyhbezenli Aşireti’nin önemli bir kısmı Anadolu eyaletine bağlı Ankara sancağının Haymana kazasına göç etmiştir. Ancak aşiretin diğer kısmı ise yerinde kalmıştır.  Bu göç hareketi içerisinde ileride Düzce’ye yerleşecek Şeyhbezenliler de vardır. Bu göçün bir devlet politikası gereğimi olduğu ya da başka nedenler çerçevesinde mi gerçekleştiği konusunda kaynaklar yetersiz kalmaktadır.

                Geçim kaynakları hayvancılık olan ve bu nedenle yarı göçebe bir yaşam tarzı süren Şeyhbezenli aşiretinin mensuplarının 1790’lardan 1830’a kadar kış aylarını Haymana ovasının müsait yerlerinde geçirdiklerini; bahar aylarının gelmesiyle de Düzce’nin çeşitli yaylalarına göç ettiklerini ve üzerlerine düşen vergileri de Haymana kazasındaki ayanlara ödediklerini Osmanlı arşiv belgelerinden takip edebilmekteyiz.   Sultan II. Mahmud döneminde yapılan 1831 tarihli ilk nüfus sayımı Düzceli Şeyhbezenliler için bir dönüm noktası olmuştur.  Osmanlı memurlarının yaptığı nüfus sayımına Düzce’de rast gelen Düzceli Şeyhbezenliler Düzce kazası nüfusu içinde sayılmışlardır ve bu tarihten sonra kışlak olarak kullandıkları Haymana’ya bir daha gidemeyeceklerdir. Zira Osmanlı makamları 1831 tarihli ilk nüfus sayımından sonra Şeyhbezenli Aşireti’ne mensup Düzceli Şeyhbezenlilerin yaz-kış fark etmeksizin Düzce’de ikametlerine karar vermiş olmalıdır. Bu tarihten sonra Düzce ovasının müsait ve korunaklı mıntıkalarında kışı geçiren aşiret mensupları bahar aylarında havanın müsait olmasıyla birlikte Pürenli ve Kardüz yaylarına çıkmışlardır. Hayvancılıkla geçinen aşiret mensupları 19. yüzyılın ikinci yarısının ortalarında yarı göçebe yaşam tarzını bırakarak yerleşik hayata geçmiş ve Düzce ovasının çeşitli yerlerinde köyler kurmuşlardır. Değerli okurlar bize ayrılan sütunu bu hafta da doldurduk.  Önümüzdeki hafta kaldığımız yerden yazımıza devam edeceğiz…           

#
Yorumlar (8)
Alphan İnan
14.12.2023 23:19
Verdiğiniz kıymetli bilgiler için çok teşekkürler hocam.
Mevlut
12.08.2023 13:52
Hocam çok değerli bilgiler için teşekkürler.Ben Sakarya Karapurcekte oturuyorum buradaki en .eski mezar taslarinda miladı 1750 yıllar yaziyor.
izzet
12.08.2023 11:37
Hocam biraz katkıda bulunuyem ben bu yerleri gezdim surfen.ırak ve iran Biz iran kırmancṣah ve ilam bölgesinden ırak ganekin ve mandali ṣehirine yerleṣmiṣiz hala aynı dil ve lehçeyi konuṣuyoruz Aṣiretin bir bölümüda kerkuk ve Ṣıvan nahyesine yerleṣmiṣle
İzzet Alçelik
11.08.2023 23:15
Tebrikler hocam. Çok güzel bir araştırma ve çalışma olmuş.
Mehmet Akbacak
09.08.2023 10:07
Tarih okumalarından bahsetmiştim. İlk dersi yapmış oldum. Eline, emeğine sağlık, teşekkür ederim.
Gülşen bilgi koc
08.08.2023 19:27
Değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Emeğinize sağlık sayın Fatih Ozcelik ( değerli kuzenim)
Hikmet Güler
08.08.2023 15:06
Çok teşekkür ederim Sayın hocam görüşmek üzere
Sevket kagitci
08.08.2023 13:49
Sevgili Fatih hocam. Kıymetli araştırmalarına can-i gönülden katılıyorum. Kaleminiz varolsun.
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
islami sohbet müzik indir dini sohbet sohbet turkce altyazili porno vaporesso deneme bonusu deneme bonusu veren siteler betvolegiris.co van escort deneme bonusu medyum en iyi bahis siteleri