23 Ocak 2023 - Pazartesi

DÜZCE’NİN YEŞİL ALTINI: FINDIK

DÜZCE’NİN YEŞİL ALTINI: FINDIK

Yazar - Doç. Dr. Fatih Özçelik
Okuma Süresi: 10 dk.
Doç. Dr. Fatih Özçelik

Doç. Dr. Fatih Özçelik

-
Google News

Bu haftaki yazımızı Düzce ve çevresinin en önemli tarımsal ekonomik faaliyetlerinden
birisi olan fındığa ayıralım istedik. Fındık buraya nereden geldi? Nasıl geldi? Nasıl bir iklim
ister? Düzce ekonomisi açısından önemi ne gibi sorulara kısaca cevap verelim istedik. Zira
Düzce ilinde Ağustos ve Eylül aylarında sohbetlerin en önemli konusu fındık olmaktadır.
Düzcelilerin sosyal medya hesaplarına bakıldığında bile bu durumu görmek mümkündür.
Bolca fındık tarlalarında çekilen fotoğraflar… Fındıkla ilgili sözler…vs.. Düzcelilerin önemli
bir kısmının alım gücünü fındıktan elde edilen gelir belirlemektedir. Fındıktan elde edilen
gelir sayesinde her yıl Düzce ili ekonomisine ortalama 100.000.000 milyon dolar a yakın
para girişi sağlanmaktadır.
Fındık, nemli ılıman iklimlerde yetişen bir meyve türüdür. Bu nedenle de ülkemizde
en iyi Karadeniz Bölgesinde yetişir. Uygun yetiştirme alanları ise yıllık ortalama sıcaklığın
13°C - 16°C olduğu, kışın sıcaklığın eksi 8’den aşağı düşmediği, yazın sıcaklığın 36°C,
37°C’yi geçmediği, yıllık yağış miktarının 1000 mm’nin üzerinde olduğu ve yağışın aylara
dengeli dağıldığı yerlerdir. Besin maddelerince zengin, tınlı, humuslu topraklar ile alüvyal ve
geçirgen topraklarda iyi büyür. Genellikle 300-400m yükseklikte yetişen fındık en yüksek
kaliteye ulaşır. Yükseğe doğru çıkıldıkça verim ve randıman düşer, güney yamaçlarda biraz
daha yükseğe dikilme imkânı vardır. Batı Karadeniz’deki fındıkların %70’i Düzce’de
bulunmaktadır.
Türkiye’nin fındık üretimi açısından en önemli bölgelerinden olan Düzce’nin
Akçakoca ilçesinde halkın büyük kısmının geçim kaynağı fındıktır. Ülkede yetişen ve ihraç
edilen tarım ürünleri arasında fındık önemli bir yer tutar. Piyasada iyi bir fiyata satılması
fındık üreticisini haliyle memnun etmektedir. Türkiye çapında özellikle Karadeniz bölgesinde
bu ürüne dayalı olarak hayatını idame ettiren önemli ölçüde bir üretici kitle söz konusudur.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi fındık Düzce ve çevresinde oldukça ön planda olan bir
tarımsal bir faaliyettir. Fındığın yörede ilk olarak 93 Harbi’nden itibaren görülmeye
başlandığı söylenebilir. İlk fındık fidelerinin deneme amaçlı Batum muhacirlerinden olan ve
Trabzon tarafından yöreye gelen Bostancı Hacı Ahmet tarafından ekildiği bilinmektedir.
Bunun dışında Akçakoca’nın Gebekilise Köyü’nden Şenoğulları ailesinden yine Batum
muhaciri olan Ömer Efendi tarafından da ilk fındık tarlasının oluşturulduğu ifade
edilmektedir. Aslında züccaciyelik yapan Ömer Efendi’nin fındığı Akçakoca’ya getiriş

öyküsü şöyledir; Ömer Efendi doğu Karadeniz şehirlerinden aldığı malları gemilerle Ereğli ve
Akçakoca limanlarına getirir ve buralarda da satardı. 1902 yılında yaptığı bu ticari
seyahatlerinden birinde Giresun Belediye başkanı ve Rum bir kaptanın tavsiyesi ile fındık
fidanlarını fıçılar içinde Akçakoca’ya getirdi ve böylece Ömer Efendi ilk fındık tarlasını da
oluşturmuş olur. Daha sonra Akçakoca’ya yerleşmiş Hopalı bir göçmen olan Mehmet Arif’in
girişimi ile fındık 1905 yılından itibaren artık ekonomik bir faaliyet olarak benimsenmeye
başlanmıştır. Zira Akçakoca’da Mehmet Arif Bey getirdiği fındık fidanlarını ekonomik değeri
olduğunu ifade ederek ücretsiz olarak halka dağıtmıştır. Bu sebeple bugün Akçakoca’da yağlı
fındığa Mehmet Arif fındığı ismi verilir. Düzce civarında da ilk olarak Tütüncüzade Bolu’lu
Fettah Bey ve tuhafiyeci Türkoğlu Cevdet Bey tarafından fındık fidanları dikilmiş ve üretilen
fındığın ihraç edilmesi amaçlanmıştı. Bugün Düzce ve çevresinde yağlı fındık, kara fındık,
Deli sava, sarı fındık, Yomra/tombul fındık, sivri fındık gibi türleri vardır.
Fındık Cumhuriyet dönemi öncesinde üretici tarafından yeterince benimsenmemişti.
Bu durumda ürünün ihracatının desteklenmemesi veya olanakların kısıtlı olması etkili idi. Bu
sorunun aşılması üreticiyi heveslendirmiş ve fındık üreticileri ile tarlalarının miktarında bir
artış gözlenmişti. Fakat bu durum 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkışı ile tam
tersine dönmüş, fındık üretiminin ihmal edildiği ve gerilediği görülmüştür. Hatta savaşın
sürdüğü bu kaotik ortamda yeni üretim alanlarının açılmadığı gibi mevcutlarının da söküldüğü
bir süreç yaşanmıştır. Cumhuriyet döneminde fındığın tekrar önem kazanmasıyla mevcut
tarlaların ıslahı yapılmış ve yeni fındık bahçeleri açılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından
itibaren fındık üretimi tütün ve pancar üretiminin önüne geçmiştir.
Cumhuriyet döneminde fındığın üretici tarafından tercih edilmesinde bankaların
üreticiye sağladığı kredi imkânları ve daha kolay saklanabilir olması da rol oynamıştır. Ancak
1950’li yıllarda Düzce’de fındıkçılığı etkileyecek bir takım olumsuz gelişmeler yaşanmıştır.
1955’te Giresun’da Birinci Fındık Kongresi toplanmış, Artvin’in Hopa ve Arhavi ilçeleri,
Rize, Trabzon, Giresun ve Ordu’da fındık üretilen alanlar birinci standart bölge, İnebolu,
Ayancık, Hendek, Karasu, Değirmendere, Şile, Kandıra Akyazı, Cide, Çatalzeytin, Geyve,
Bozkurt, Düzce ve Akçakoca fındık üretilen ikinci standart bölge olarak kabul edilmiştir. Bu
durumun ortaya çıkmasında özellikle Düzce ve Akçakoca yöresinde fındık tarımının babadan
kalma yöntemler ile devam ettirilmekte olması rol oynuyordu. Bu durum fındığın kalitesinin
düşmesine neden olmaktaydı. Ayrıca Devlet Düzce ovası gibi verimli yerlerde daha başka
ürünlerin üretimini destekliyordu. Bu yüzden bölgede tarım alanlarının fındık dikimine
ayrılması taraftarı değildi. Söz konusu dönemde tütün ve pancar gibi endüstri ürünleri devletin

zorlamasına rağmen ekimi gittikçe azalan bir durum sergiliyordu. Ayrıca yörede yetiştirilen
fındığın kalitesi günden güne düşerken kaliteli fındık tüketimine dayalı ihracat alanları
genişlemekteydi. Bu yüzden devlet ihraç edilen fındığı daha çok birinci standart bölgeden
karşılamakta idi. Düzce ve yöresinde üretim miktarı artmakta iken ürünün kalitesi düşmekte
idi. Bu durum kaliteliği fındığa dayalı ihracatın yörede gelişmesini engelliyordu ve üreticinin
ekonomik beklentileri gerçekleşmiyordu. Fındık ekmekte ısrar eden Düzceliler babadan
kalma metotları da terk ederek modern tarım sayesinde fındıkta ki kalite düşüklüğünü
problemini hallettiler.
Cumhuriyet döneminde fındık üretimini bir ekonomik faaliyet olarak yöre halkının
benimsemesinde sadece yörenin fiziki ve iklim şartları değil sosyo-ekonomik şartlar da etkili
olmuştur. Akçakoca’da kurulan Tarım Satış Kooperatifi üreticinin elindeki malı kolayca
satmasında, üretici ile tüketici arasındaki iletişimde komisyoncuları aradan çıkarması ile
fındık üretiminin daha geniş alanlara yayılmasında etkili olmuştur. Yetiştirilen ürünün ihraç
ve pazar olanağının sürekliliği üreticiyi malını satma kaygısından uzaklaştırmıştır. Düzce’de
fındık üretimi ziraat açısından elverişli olmayan eğimli arazinin de kullanılmasını sağlamıştır.
Fındık geliri diğer mısır, buğday, pancar ve tütün gibi ürünlerden daha yüksektir. Diğer tarım
ürünlerine göre daha az insan gücü, yatırım ve az masrafla daha kolay yetiştirilmesi, yıllık
geliri hakkında üretici daha net bir öngörüye sahiptir. Fındık bahçesinden ilk dikiminden
verim alınıncaya kadar içinde başka bir zirai üretime imkân vermiştir. Fındığın meyvesinden
başka kabuğu ve dallarından yararlanılması da tercih sebebi olmasında etkili olmuştur. Ayrıca
ürünün saklanması ve nakli daha kolaydır. 1950’lerden itibaren fındık üreticisi özellikle Ziraat
Bankası’ndan uzun vadeli ve hesaplı kredi kullanma avantajına sahiptir. Ayrıca fındığın
giderek yok olan orman arazisi yerine dikilmesi sel felaketlerini önlemede de etkili bir yöntem
olarak ifade edilmektedir. Düzce çiftçisi tütün, pancar, buğday gibi ürünleri ekmekte olup bu
ürünler yağmur ya da kurak ta zarar görüyordu ama fındık söz konusu olduğunda bu ihtimal
en aza iniyordu.
Akçakoca bir nahiye merkezi iken 1934 de ilçe olmasını fındığa borçlu olduğunu
söyleyebiliriz. Zira nahiyeye idari olarak bağlı olan köylerde fındık üretiminin yapılması ile
nahiye ile köyler arasında ekonomik bir bağ gelişmiştir. Akçakoca’nın fındık üreticisine
malını pazarlama imkânı sunması bu bağı kuvvetlendiren en önemli unsur olmuştur. Bu
alışverişte Akçakoca ekonomik olarak güçlenmiş ve büyümeye başlamıştır. Hızla şehirleşen
Akçakoca Düzce’ye bağlı bir nahiye iken bu sayede kaza merkezi haline getirmiştir.

Fındık üretimine dayalı festival ve bayram gibi etkinlikler de yapılıyordu. 1958
yılında bir fındık festivali düzenlendi. Cumayeri’nde de ilk kez fındık bayramı kutlandı.
Ziraat teknisyeni Hayri Toktamış’ın çabasıyla bir fındık bayramı tertip edildi. Bu vesile ile
dönemin valisi Fahri Cıvgın’a yol, su, okul gibi önemli ihtiyaçlarını duyurma fırsatı bulan
yöre halkı ve davetliler çeşitli yemekler ve bolca fındık yiyerek bayramı kutladılar. 1995
yılından itibaren de her yıl Temmuz ayının 3. Haftasında Akçakoca Belediyesi öncülüğünde,
Akçakoca Kültür Turizm ve Fındık Festivali yapılmaktadır. Oldukça ilgi çeken bu festival
son yıllarda Haziran ayında yapılmaktadır.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları
Ipx80 islami sohbet müzik indir dini sohbet sohbet turkce altyazili porno vaporesso deneme bonusu deneme bonusu veren siteler betvolegiris.co van escort deneme bonusu medyum en iyi bahis siteleri casino